• Cancel
    Filter
Filter

MÜZELİK ESERLER MÜZAYEDESİ | 34

Arthill Müzayedeleri; Hüseyin & Yiğit KOCABAŞ'ın oluşturduğu koleksiyonlardan, Türk İslam Sanatı Uzmanı Müzeolog Dr.Zübeyde Cihan ÖZSAYINER direktörlüğünde konusunun en değerli uzman ve otoritelerinin ekspertiz ve katkıları ile hazırlanmakta, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanlarının onayı ile gerçekleşmektedir.

Eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. Müzayedelerimizde uygulanan komisyon oranı %15, KDV oranı ise %20'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra "7" (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TCMB" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %35 aracılık hizmeti uygulanır.

Arthill Müzayedeleri'nde satışa sunulan tüm eserler "The Ritz-Carlton Istanbul" Süzer Plaza S2'de yer alan "Arthill Gallery"de sergilenmektedir. Müzayede süresince galerimizi 12.00 / 19.00 (Pazar hariç) saatlerinde ziyaret ederek eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.

Bilgi almak için: +90 530 208 9900 (Yiğit KOCABAŞ)

  • Category: Tablo
Lot: 1 » Tablo

WENCESLAUS WEHRLIN (1745-1780)

"Le Bourgeois Gentilhomme, Molière"

İmzalı. 1768 tarihli. Turquerie. Ahşap üzeri yağlıboya. 18.Yüzyıl İtalyan Saray Ressamı Wenceslaus Wehrlin (Venceslao Verlin) tarafından “Le Bourgeois Gentilhomme, act IV scene XIII. peint par W.Wehrlin en 1768” şeklinde imzalı.

“Molière”in Fransa Kralı XIV.Louis’in emri ile yazdığı “Le Bourgeois Gentilhomme” (Türkçe adı; Kibarlık Budalası) isimli teatral eserinden 4.Bölüm 13.Sahne

“Turquerie” konusu ve “Turquerie” teriminin Molière ile bağı sebebiyle (belgesel) müzelik önem ve değere sahip. Molière’in kurguladığı mekan ve Türk kıyafetleri içerisindeki tüm karakterler (Cléonte ve uşağı Covielle, Mösyö Jourdain, Müftü, Türk zat, dervişler ve sağ altta aynadan yansıması gözüken Lucile) duygular dahil en ince ayrıntısına kadar resmedilmiş.

“Turquerie” terimi ilk kez 1668 yılında Molière tarafından yazılan “L’Avare” isimli eserde şu şekilde kullanılmıştır; "Üstelik Türk kendisi, hem de herkesi ümitsizliğe düşürecek bir Turquerie’ye sahip". Tablodaki “Le Bourgeois Gentilhomme” oyununun sahneye konulmasıyla ise Avrupa’da ünlenmiş ve yayılmıştır. Eserleri Floransa’nın en önemli müzelerinden “Uffizi Müzesi”nde yer alan Saray Ressamı W.Wehrlin’in “Turquerie Sanat Akımı” başyapıtlarından sayılabilecek ele geçmez müzelik şaheseridir.

Referans: E.Benezit / Cilt: 10 Sayfa: 458

Ölçüler: 37 x 49.5 cm.

→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

*LE BOURGEOİS GENTILHOMME / KİBARLIK BUDALASI

1669’da Sultan IV.Mehmed Han’ın emri ile Hoşsohbet Nüktedan Süleyman Ağa Paris’e elçi olarak gönderilir. Ağa, Paris’te muhteşem bir tören ile karşılanır fakat etkilenmeyerek Fransız ihtişamına beklenen hayranlığı göstermez. Fransa Kralı XIV.Louis ise bu ilgisizliğin intikamını almak için Molière’e gülünç bir “Türk Balesi” sipariş eder. “Le Bourgeois Gentilhomme” işte bu şekilde ortaya çıkar. Eserde, Mösyö Jourdain kızı Lucile’in asilzade biri ile evlenmesini ister. Cléonte, Lucile’i istemekte fakat Mösyo tarafından asilzade olmadığı için kabul görmemektedir. Cléonte’nin uşağı Covielle zekice bir plan yapar ve bu fikirle tebdil-i kıyafet Mösyö’nün huzuruna çıkar. Bir Türk Şehzadesi’nin Paris’te olduğunu ve ne büyük şans ki kızı ile evlenmek istediğini, eğer evlilik gerçekleşirse Mösyö’nün çok yüksek bir mertebe olan “Mamamuşi” olacağını ifade ederek evlilik merasimi hazırlıklarına ivedi başlanmasına onu ikna eder. Covielle’in oyunundaki ritüele göre; Dervişler merasim için Osmanlı kıyafetleri içerisindeki Mösyö Jourdain’i Müftü ve Türk bir zatın bulunduğu odaya getirirler, diz çöktürerek rahle pozisyonuna sokarlar. Müftü sırtına Kuran-ı Kerim’i koyar ve ellerini iki yana açarak söylevine başlar. Merasim sonunda ise Türk zat kavuğu Mösyö’ye giydirerek onu “Mamamuşi” ilan eder.

Details
Lot: 76 » Tablo

HALİFE ABDÜLMECİD EFENDİ (1868-1944)

“Kız Kulesi”

Eski Türkçe (Osmanlıca) ile “Tuğra” formunda imzalı. Hicri 1324 tarihli. Mukavva üzeri yağlıboya. Türk Resim Sanatı’nın ele geçmez bir başyapıtı ve paha biçilmez müzelik şaheseridir.

Sertifika: Eserin, Yüksek Ressam Restoratör Bayram Karşit tarafından verilmiş sertifikası mevcuttur.

Referans: E.Benezit. Cilt:1 / Sayfa:97

Ölçüler: 24.5 x 17 cm.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son velihatı, Cumhuriyet Hükümeti’nin seçtiği son halife Halife Abdülmecid Efendi, Sultan Abdülaziz’in Hayranıdil Kadın’dan olan oğludur. İyi bir eğitim alan, Fransızca, Almanca, Arapça ve Farsça bilen Abdülmecid Efendi, Sami Paşa’dan ve yakın dostu Sultan II.Abdülhamid’in saray ressamı Zonaro’dan resim dersi aldı. 1909 yılında kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin fahri başkanlığını yaptı ve cemiyetin gazetesinin yayınlanması için parasal destekte bulundu. İlki 1916 yılında açılan Galatasaray Sergileri’ne destek olmak ile kalmayıp resimleri ile de bu sergilere katıldı. 1917 yılında Şişli Atölyesi’nde çalışan sanatçıları destekleyip Türk ressamları tarafından Avrupa’da açılan sergi olan 1918 Viyana Sergisi’ne ‘Otoportre’ ‘Harem’de Goethe’ ‘Harem’de Beethoven’ ‘Sultan I.Selim’ adlı tabloları ile katıldı. İbrahim Çallı, Şevket Dağ, Ali Sami Boyar, Avni Lifij ve Namık İsmail gibi devrin ünlü ressamları ile yakın dostluk kurdu, sanatçıları etrafında toplayarak tablolarını satın aldı. 2 Mart 1924 tarihinde halifeliğin kaldırılması ve hanedan mensuplarının ülke dışına çıkarılmaları üzerine önce İsviçre’ye ve daha sonra Fransa’ya gitti. Deniz resimlerini ve natürmortlarını, her yıl Salon d’Auotomme’a gönderen Abdülmecid Efendi’nin bir portresi Nice’te Musee Massena’da yer almaktadır. Son halife Şehzade Abdülmecid tablolarında muhtelif imzalar kullandı. Bunlardan biri de ‘Prens Abdülmecid’dir. Eserleri Musee Massena’danın yanı sıra Dolmabahçe Müzesi, Sakıp Sabancı Müzesi, Topkapı Sarayı ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır.

Details
Lot: 78 » Tablo

HOCA ALİ RIZA (1858-1930)

“Mağara ve Deniz”

Mukavva üzeri yağlıboya. Türk Resim Sanatı’nın büyük üstadı Hoca Ali Rıza Bey’in fıstık ağacı, kahvehane, kayalık gibi ikonik konulu ele geçmez yapıtlarındandır.

Sertifika: Eserin, Yüksek Ressam Restoratör Bayram Karşit tarafından verilmiş sertifikası mevcuttur.

Referans: Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi / Sayfa:30

Ölçüler: 22 x 33 cm.

1858 yılında Üsküdar'da doğduğu için sanat tarihimize Üsküdarlı Hoca Ali Rıza adıyla geçmiştir. Süvari binbaşısı Mehmet Rüştü Bey'in oğludur. Rüştiyedeki öğrenciliği sırasında resim derslerindeki yeteneği ile dikkat çeken Hoca Ali Rıza, resim derslerini Osman Nuri Paşa, Süleyman Seyyid Bey ve M.Kess'den almıştır. 1884'te teğmen olarak Harbiye'yi bitiren ressam, bu yüksek okula resim öğretmeni olarak girmiştir. 1910 yılında Yarbaylıktan emekliye ayrılan sanatçı Kuleli Askerî Lisesi ve Harbiye'de, emekli olduktan sonra da Darülşaffaka, Kız Sanayi-i Nefise Çamlıca, Üsküdar ve Ameli Hayat Kız okullarında 47 yıl resim hocalığı yapmış ve pek çok öğrenci yetiştirmiştir. II. Meşrutiyet’ten sonra kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nde başkanlık yapmıştır. Hoca Ali Rıza gerçekten içli, duygulu manzara resimlerinin yanı sıra “kartpostal” beğenisine giden resimler yapmış olsa da, etkilerden uzak, doğa sevgisine dayanan bir manzara türü geliştirmiş ve bu yolla resmin yaygınlaşmasına büyük katkıda bulunmuştur. Berlin üniversitelerinin kendisi ile ilişkiler kurmak için çabaladığı bu ünlü sanatçımız kurşunkalem çalışmalarında kurallar kurmuş bir üstattır. Aşık olduğu tabiatın içine girip resimler yaparak ömrünü tamamlamıştır. Her sabah şafakla birlikte kalkar, Üsküdar'ın ve Boğaz'ın zenginliklerle dolu tepelerine tırmanır bir kaya parçasından, bir yelkenliden, bir fıstık ağacı siluetinden, bir İstanbul ahşap evinden bin bir renk manzumesi ile şaheserler yaratırdı. Hoca için realizmin en zengin temsilcisi diyebiliriz. 1930'da Üsküdar'daki evinde öldü. Hoca Ali Rıza, Türk Resim Sanatı Tarihi'nde eşine rastlanmayan bir değer olarak kabul edilmektedir. Birçok müze ve özel koleksiyonda eserleri mevcuttur.

Details
Lot: 79 » Tablo

HOCA ALİ RIZA (1858-1930)

“Antik Kemer”

Eski Türkçe (Osmanlıca) ile imzalı. Hicri 1336 tarihli. Kağıt üzeri guaj boya.

Sertifika: Eserin, Yüksek Ressam Restoratör Bayram Karşit tarafından verilmiş sertifikası mevcuttur.

Referans: Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi / Sayfa:30

Ölçüler: 11.5 x 20.5 cm.

1858 yılında Üsküdar'da doğduğu için sanat tarihimize Üsküdarlı Hoca Ali Rıza adıyla geçmiştir. Süvari binbaşısı Mehmet Rüştü Bey'in oğludur. Rüştiyedeki öğrenciliği sırasında resim derslerindeki yeteneği ile dikkat çeken Hoca Ali Rıza, resim derslerini Osman Nuri Paşa, Süleyman Seyyid Bey ve M.Kess'den almıştır. 1884'te teğmen olarak Harbiye'yi bitiren ressam, bu yüksek okula resim öğretmeni olarak girmiştir. 1910 yılında Yarbaylıktan emekliye ayrılan sanatçı Kuleli Askerî Lisesi ve Harbiye'de, emekli olduktan sonra da Darülşaffaka, Kız Sanayi-i Nefise Çamlıca, Üsküdar ve Ameli Hayat Kız okullarında 47 yıl resim hocalığı yapmış ve pek çok öğrenci yetiştirmiştir. II. Meşrutiyet’ten sonra kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nde başkanlık yapmıştır. Hoca Ali Rıza gerçekten içli, duygulu manzara resimlerinin yanı sıra “kartpostal” beğenisine giden resimler yapmış olsa da, etkilerden uzak, doğa sevgisine dayanan bir manzara türü geliştirmiş ve bu yolla resmin yaygınlaşmasına büyük katkıda bulunmuştur. Berlin üniversitelerinin kendisi ile ilişkiler kurmak için çabaladığı bu ünlü sanatçımız kurşunkalem çalışmalarında kurallar kurmuş bir üstattır. Aşık olduğu tabiatın içine girip resimler yaparak ömrünü tamamlamıştır. Her sabah şafakla birlikte kalkar, Üsküdar'ın ve Boğaz'ın zenginliklerle dolu tepelerine tırmanır bir kaya parçasından, bir yelkenliden, bir fıstık ağacı siluetinden, bir İstanbul ahşap evinden bin bir renk manzumesi ile şaheserler yaratırdı. Hoca için realizmin en zengin temsilcisi diyebiliriz. 1930'da Üsküdar'daki evinde öldü. Hoca Ali Rıza, Türk Resim Sanatı Tarihi'nde eşine rastlanmayan bir değer olarak kabul edilmektedir. Birçok müze ve özel koleksiyonda eserleri mevcuttur.

Details
Lot: 80 » Tablo

HOCA ALİ RIZA (1858-1930)

“Fıstık Ağaçları Altında Sohbet”

Eski Türkçe (Osmanlıca) ile imzalı. Hicri 1337 tarihli. Kağıt üzeri guaj boya.

Sertifika: Eserin, Yüksek Ressam Restoratör Bayram Karşit tarafından verilmiş sertifikası mevcuttur.

Referans: Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi / Sayfa:30

Ölçüler: 17 x 24.5 cm.

1858 yılında Üsküdar'da doğduğu için sanat tarihimize Üsküdarlı Hoca Ali Rıza adıyla geçmiştir. Süvari binbaşısı Mehmet Rüştü Bey'in oğludur. Rüştiyedeki öğrenciliği sırasında resim derslerindeki yeteneği ile dikkat çeken Hoca Ali Rıza, resim derslerini Osman Nuri Paşa, Süleyman Seyyid Bey ve M.Kess'den almıştır. 1884'te teğmen olarak Harbiye'yi bitiren ressam, bu yüksek okula resim öğretmeni olarak girmiştir. 1910 yılında Yarbaylıktan emekliye ayrılan sanatçı Kuleli Askerî Lisesi ve Harbiye'de, emekli olduktan sonra da Darülşaffaka, Kız Sanayi-i Nefise Çamlıca, Üsküdar ve Ameli Hayat Kız okullarında 47 yıl resim hocalığı yapmış ve pek çok öğrenci yetiştirmiştir. II. Meşrutiyet’ten sonra kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nde başkanlık yapmıştır. Hoca Ali Rıza gerçekten içli, duygulu manzara resimlerinin yanı sıra “kartpostal” beğenisine giden resimler yapmış olsa da, etkilerden uzak, doğa sevgisine dayanan bir manzara türü geliştirmiş ve bu yolla resmin yaygınlaşmasına büyük katkıda bulunmuştur. Berlin üniversitelerinin kendisi ile ilişkiler kurmak için çabaladığı bu ünlü sanatçımız kurşunkalem çalışmalarında kurallar kurmuş bir üstattır. Aşık olduğu tabiatın içine girip resimler yaparak ömrünü tamamlamıştır. Her sabah şafakla birlikte kalkar, Üsküdar'ın ve Boğaz'ın zenginliklerle dolu tepelerine tırmanır bir kaya parçasından, bir yelkenliden, bir fıstık ağacı siluetinden, bir İstanbul ahşap evinden bin bir renk manzumesi ile şaheserler yaratırdı. Hoca için realizmin en zengin temsilcisi diyebiliriz. 1930'da Üsküdar'daki evinde öldü. Hoca Ali Rıza, Türk Resim Sanatı Tarihi'nde eşine rastlanmayan bir değer olarak kabul edilmektedir. Birçok müze ve özel koleksiyonda eserleri mevcuttur.

Details
Lot: 81 » Tablo

HOCA ALİ RIZA (1858-1930)

“Çardaklı Kıyı Kahvesinde Sohbet ve Yelkenliler”

Eski Türkçe (Osmanlıca) ile imzalı. Mukavva üzeri yağlıboya.

Sertifika: Eserin, Yüksek Ressam Restoratör Bayram Karşit tarafından verilmiş sertifikası mevcuttur.

Referans: Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi / Sayfa:30

Ölçüler: 16.5 x 28 cm.

1858 yılında Üsküdar'da doğduğu için sanat tarihimize Üsküdarlı Hoca Ali Rıza adıyla geçmiştir. Süvari binbaşısı Mehmet Rüştü Bey'in oğludur. Rüştiyedeki öğrenciliği sırasında resim derslerindeki yeteneği ile dikkat çeken Hoca Ali Rıza, resim derslerini Osman Nuri Paşa, Süleyman Seyyid Bey ve M.Kess'den almıştır. 1884'te teğmen olarak Harbiye'yi bitiren ressam, bu yüksek okula resim öğretmeni olarak girmiştir. 1910 yılında Yarbaylıktan emekliye ayrılan sanatçı Kuleli Askerî Lisesi ve Harbiye'de, emekli olduktan sonra da Darülşaffaka, Kız Sanayi-i Nefise Çamlıca, Üsküdar ve Ameli Hayat Kız okullarında 47 yıl resim hocalığı yapmış ve pek çok öğrenci yetiştirmiştir. II. Meşrutiyet’ten sonra kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nde başkanlık yapmıştır. Hoca Ali Rıza gerçekten içli, duygulu manzara resimlerinin yanı sıra “kartpostal” beğenisine giden resimler yapmış olsa da, etkilerden uzak, doğa sevgisine dayanan bir manzara türü geliştirmiş ve bu yolla resmin yaygınlaşmasına büyük katkıda bulunmuştur. Berlin üniversitelerinin kendisi ile ilişkiler kurmak için çabaladığı bu ünlü sanatçımız kurşunkalem çalışmalarında kurallar kurmuş bir üstattır. Aşık olduğu tabiatın içine girip resimler yaparak ömrünü tamamlamıştır. Her sabah şafakla birlikte kalkar, Üsküdar'ın ve Boğaz'ın zenginliklerle dolu tepelerine tırmanır bir kaya parçasından, bir yelkenliden, bir fıstık ağacı siluetinden, bir İstanbul ahşap evinden bin bir renk manzumesi ile şaheserler yaratırdı. Hoca için realizmin en zengin temsilcisi diyebiliriz. 1930'da Üsküdar'daki evinde öldü. Hoca Ali Rıza, Türk Resim Sanatı Tarihi'nde eşine rastlanmayan bir değer olarak kabul edilmektedir. Birçok müze ve özel koleksiyonda eserleri mevcuttur.

Details
Lot: 82 » Tablo

FAUSTO ZONARO / RESSAM-I HAZRET-İ ŞEHRİYARİ (1854-1929)

“İstanbul Boğazı Karadeniz Çıkışı”

İmzalı. Ahşap üzeri yağlıboya. Sertifikalı.

Sertifika: Eserin, Yüksek Ressam Bayram Karşit tarafından verilmiş sertifikası mevcuttur.

Referans: E.Benezit / Cilt: 10 Sayfa: 917

Ölçüler: 13 x 26.5 cm.

Fausto Zonaro, İtalya Padova-Masi'de doğdu. 1891 yılında oryantalist bir tutkuyla merak ettiği İstanbul’a geldi. Zonaro, İstanbul’daki ilk günlerinde küçük boyutlu manzaralar, kent yaşamından sahneleri gösteren tablolar yaptı ve bunları Pera'lı bir tacire satarak geçimini sağladı. Teşrifat Nazırı Münir Paşa tarafından Yıldız Sarayı'na davet edildi ve burada Osman Hamdi Bey ile tanıştı. Münir Paşa'ya eserlerini II. Abdülhamit'e göstermek istediğini belirtti ve isteği yerine getirildi. Sultan II.Abdülhamid Han tarafından Mecidiye Nişanı'na layık görüldü ve "Ressam-ı Hazret-i Şehriyari", yani "Saray Ressamlığı" ünvanına sahip oldu.

Details
Lot: 83 » Tablo

GERMAIN FABIUS BREST (1823-1900)

“Boğaz’da Yelkenliler”

İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya.

Provenans: Marambat de Malafosse, France / 07.12.2022 - Lot: 160

Referans: E.Benezit / Cilt: 2 Sayfa: 301

Ölçüler: 21 x 38 cm.

1823 yılında Marsilya’da doğdu. Marsilya Güzel Sanatlar Okulu’nda Charles Joseph Loubon’un öğrencisi olarak eğitim görmüş, Paris’te Constant Troyon’un atölyesinde çalışmıştır. Loubon’un Paris’teki eğitimi sırasında Barbizon Okulu sanatçılarıyla kurduğu ilişkiler onun manzara anlayışını etkilemiş, dış mekanlarda yaptığı doğa gözlemlerine dayalı çalışmalar, atölyede kurgulanmış yapay doğa tasvirlerinin yerini almıştır. 1845 yılında Marsilya’ya dönen sanatçı Güzel Sanatlar Okulu’ndaki eğitiminde bu anlayışı temel almış, Marsilya Manzara Okulu’nun oluşmasına katkıda bulunmuştur. Brest, hocasının desteği ile 1847 Marsilya Salonu’na katılmış, 1855 yılında İstanbul’a gelene kadar geçen sürede Provence manzaraları yapmıştır. Aslında bir manzara ressamı olan Brest doğa sevgisini oryantalist beğeni ile birleştirmiştir. Sanatçı Türkiye’de geçirdiği dört yılın görsel anılarını, yaklaşık kırk yıl boyunca resimlerinde anlatmıştır. Romantizmin sınırları içinde yapıt veren sanatçı Abdülmecid dönemi İstanbul yaşantısını, Boğaziçi sahillerini, Haliç’i, Üsküdar’ı insanlarla dolu sokakları, camileri ve çeşmeleri betimlemiş, doğayı ve mimariyi birlikte ele almıştır. İstanbul’un dar ve düzensiz sokaklarını, ahşap evlerini, eski mahallelerini konu olarak seçen Brest, tablolarının ön planına yerleştirdiği günlük yaşantıyı oryantalist manzara dekoru içinde sunar. Eserlerinde çoğu kez gerçekle hayal edileni birlikte ele alan sanatçı, genellikle açık renk tonları kullanmış, ışığa önem vermiştir. Daha çok yağlıboya eserler üreten sanatçının ahşap üzerine yağlıboya ve suluboya çalışmaları da bulunmaktadır. Özellikle küçük boyutlu resimleri bir “poşad” tazeliği taşımakla beraber resmin içinde kullandığı ayrıntıların titizliği sanatçının gözlem ve desen gücünü ortaya koyar. 1900 yılında vefat etmiştir.

Details
Lot: 85 » Tablo

HALİD NACİ (1875-1927)

“Constantinople”

Eski Türkçe (Osmanlıca) ve Latin harfleri ile çift imzalı. Mukavva üzeri yağlıboya.

Referans: Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri / Sayfa:118

Ölçüler: 27 x 35 cm.

Halid Naci, 1875’te İstanbul’da doğdu. Henüz ilk mektepte iken devamlı resim yapması ve resim sanatına olan yeteneği ile dikkat çekti. Bahriye Mektebi’nde eğitimine devam ederken yaptığı resimler öğretmenleri tarafından beğenildi ve daima destek gördü. Okul müdürü tarafından zamanın Bahriye Nazırı Hüseyin Hüsnü Paşa’nın portresini yapmaya teşvik edildi. Karakalem tekniği ile yapılıp Paşaya takdim edilen portreyi Hüseyin Hüsnü Paşa çok beğendi. Daha sonra Sultan Abdülhamid Han’ın karakalem portresini yaptı ve Sultan’a takdim etti. Bunun üzerine Sultan Abdülhamid Han tarafından özel bir irade çıkarılarak izinli askeri öğrenci statüsünde Sanay-i Nefise Mektebinde resim eğitimine başladı. Sultan’ın emriyle yetiştirilmek üzere Sévres Porselen Fabrikası’na gönderilmiş dönüşünde ise 1894 Kasım ayından itibaren Yıldız Çini Fabrika-i Hümayun’da baş ressamlık görevine getirilmiştir.

Details
Lot: 86 » Tablo

İBRAHİM ÇALLI (1882-1960)

“Balıkçılar”

İmzalı. Ahşap üzeri yağlıboya.

Ekspertiz: Yüksek Ressam Bayram Karşit tarafından onaylıdır.

Referans: E.Benezit Cilt: 2 Sayfa: 463

Ölçüler: 27 x 34.5 cm.

1882 yılında Denizli’nin Çal kasabasında doğdu. 1906-10 yılları arasında Sanay-i Nefise Mektebi’nde öğrenim görmüş, ertesi yıl devlet tarafından Paris’e yollanarak Fernand Cormon’un atölyesinde eğitim görmüştür. 1914 yılında yurda dönen sanatçı Sanay-i Nefise’de hocalığa başlamıştır. Çallı burada tam 33 yıl boyunca sayısız öğrenci yetiştirmiştir. Çallı, 1917 yılında kurulan Şişli Atölyesi’nde de görev alarak, burada ürettiği yapıtlarla Viyana Sergisi’ne katılmıştır. Çallı ve arkadaşları Türkiye’ye Fransız İzlenimcileri’nin yoğun etkilerini getirmişler ve Çallı Kuşağı olarak adlandırılan 1914 Kuşağı sanatçılarının öncüleri arasında yer almışlardır. Sanatçının canlı, parlak renkler ve serbest fırça vuruşlarıyla yaptığı manzaralarında, özellikle manolyaları, gülleri ve meyveleri işlediği natürmortlarında, portre ve çıplaklarında bir duyumsallık söz konusudur. Bu özelliği, onun bir gözlemci olmaktan çok, nesneyle kaynaşıp bütünleşen bir yapıya sahip olduğunu gösterir.

Details
Lot: 87 » Tablo

İBRAHİM ÇALLI (1882-1960)

“Uzanan Çıplak”

İmzalı. 1939 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya.
İbrahim Çallı Paris’te bulunduğu sürede farklı akımlar ile özgürlükçü resim anlayışından çok etkilendi ve 1914’te Akademi’ye hoca olarak geri döndüğünde Paris’te tanıdığı özgür ruhu bu tip çıplak / nü konulu eserleriyle anlatmaya başlayarak Türk Resim Sanatı’nda kökten bir değişimin öncülüğünü üstlendi.

Referans: E.Benezit Cilt: 2 Sayfa: 463

Ölçüler: 45 x 60 cm.

1882 yılında Denizli’nin Çal kasabasında doğdu. 1906-10 yılları arasında Sanay-i Nefise Mektebi’nde öğrenim görmüş, ertesi yıl devlet tarafından Paris’e yollanarak Fernand Cormon’un atölyesinde eğitim görmüştür. 1914 yılında yurda dönen sanatçı Sanay-i Nefise’de hocalığa başlamıştır. Çallı burada tam 33 yıl boyunca sayısız öğrenci yetiştirmiştir. Çallı, 1917 yılında kurulan Şişli Atölyesi’nde de görev alarak, burada ürettiği yapıtlarla Viyana Sergisi’ne katılmıştır. Çallı ve arkadaşları Türkiye’ye Fransız İzlenimcileri’nin yoğun etkilerini getirmişler ve Çallı Kuşağı olarak adlandırılan 1914 Kuşağı sanatçılarının öncüleri arasında yer almışlardır. Sanatçının canlı, parlak renkler ve serbest fırça vuruşlarıyla yaptığı manzaralarında, özellikle manolyaları, gülleri ve meyveleri işlediği natürmortlarında, portre ve çıplaklarında bir duyumsallık söz konusudur. Bu özelliği, onun bir gözlemci olmaktan çok, nesneyle kaynaşıp bütünleşen bir yapıya sahip olduğunu gösterir.

Details
Lot: 89 » Tablo

MÜFİDE KADRİ (1890 - 1912)

“İlkbahar”

İmzalı. Kontrplak üzeri yağlıboya.

Türk Resim Sanatı’nın ilk kadın sanatçılarından olan Müfide Kadri’nin koleksiyonluk değeri yüksek nadir tesadüf edilen yapıtlarındandır.

Referans: Türk Plastik Sanatçıları, 1994 / Kaya Özsezgin (Sayfa:496)

Ölçüler: 27 x 22 cm.

1890 yılında İstanbul’da doğdu. Doğumundan hemen sonra annesinin ölümü ve küçük yaşta babasını da kaybetmesi üzerine Kadri Bey tarafından evlatlık edindi. Eğitim ve öğrenimini eve gelen özel hocalardan aldı. Güzel sanatların tümüne karşı yeteneği keşfedildi. 10 yaşında resme başlayarak Osman Hamdi Bey’den özel ders aldı. Yeteneği Akademi’nin İtalyan asıllı profesörü Valeri tarafından da takdir edildi, bir süre Valeri’den suluboya ve karakalem desen dersleri aldı. Resim ve müziği birlikte yürüten; piyano, keman ve ud gibi enstrümanları da çalabilen sanatçının, bir sergide yer almak üzere Münih’e gönderilen resimleri ona altın madalya kazandırdı. Müfide Kadri’nin resim alanındaki başarıları ve üstün yeteneği ona resim öğretmenliği yolunu açar. Fransızca konuşan doğu ve batı edebiyatı üzerinde zengin bilgisi bulunan ve resim yapan Müfide Kadri Numune Mektebi’nde bir yıl kadar resim dersleri verir. Bir süre II.Abdülhamit’in kızı Adile Sultan’a sarayda resim dersleri verir. Daha sonra da Süleymaniye’de Numune-i İnas adlı kız okullarında resim, nakış ve musiki hocalığı yapar. Resimde olduğu kadar müzikte de başarılı olmuştur. Ud, keman ve kemençe çalmanın yanı sıra besteler de yapmıştır. Daha çok portre ve figür alanında eser üreten, Türkiye’nin ilk kadın ressamlarından olan sanatçı 1912 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.

Details
Lot: 90 » Tablo

FUAT SOYHAN (1885-1961)

“Aynada Ben”

Eski Türkçe (Osmanlıca) ile imzalı. “1 Temmuz 22” tarihli ve “Aynada Ben” ibareli. Tuval üzeri yağlıboya.

Eserde kendini askeri üniforma ile resmeden sanatçının sağ göğsünde Hicri 1333 tarihinde Sultan V.Mehmed Reşad Han tarafından I.Dünya Savaşı’nda üstün cesaret ve kahramanlık gösteren askerlere verilen Harp Madalyası, sol göğsünde ise topluma örnek olan sivil ve askeri kişilere verilen Liyakat Madalyası bulunmaktadır.

Provenans: Fuat Soyhan Aile Koleksiyonu

Referans: Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri / Sayfa: 211

Ölçüler: 73 x 60 cm.

1885 yılında Gelibolu’da doğdu. Orta öğrenimini İstanbul’da Mercan İdadisi’nde, yüksek öğrenimini de Edebiyat Fakültesi’nde tamamladı. Ardından 3 yıl kadar Sanayi-i Nefise Mektebi’nde Salvatore Valeri Atölyesi’nde çalıştı. Kuleli Askeri Lisesi ve Ankara Kız Lisesi’nde resim öğretmenliği yaptı. Sanatçı, gerek 1914 Dönemi, gerekse 1930-50’li yıllarda oluşan Müstakiller ve D Grubu sanatçılarının hakim olduğu sanat ortamlarının yeni etkileşimleri içinde bazı grup sergilerine katılsa da genellikle bağımsız çalışmıştır.

Details
previous
Go to Page: / 1
next