ÇEMŞÎR HAFIZ MEHMET SÂLİH EFENDİ

“Hilye-i Şerife”

19.Yüzyıl başı. Osmanlı. Ketebeli. Hicri 1217 tarihli. Enderûn-ı Hümâyun hat hocası Çemşîr Hafız tarafından Edirnekâri üslubunda ahşap üzerine tatbik edilmiş, taç kısmına “Medine-i Münevvere” tasviri uygulanmış, merkezi şemseli, altın cetvelli, altın duraklı. Baş makamında muhakkak hattı ile “Besmele-i Şerif”, her iki yanında sülüs hattı ile sağda “Allah”, solda ise “Muhammed” lafzı yer almakta. 12 dilimli iç bükey altın bezemeli şemseden oluşan göbek bölümünde 23 satır nesih hattı ile Hz.Muhammed‘in dış görünüşünü Hazret-i Ali‘den rivayetle anlatan metin bulunmakta. Şemsenin sağ ve solundaki daireler içerisinde “Aşere-i Mübeşşere” (Cennet'le müjdelenmiş on kişi) sırası ile “Ebubekir (R.A)”, “Osman”, “Hasan”, “Talha “, “Abı Abde”, “Abdurrahman bin“, ”Zubeyr”, ”Hüseyin”, “Ali” ve “Ömer”, şemsenin en üst diliminde ise “Hazret-i Adem”, en alt diliminde de “Nuh” lafzı yer almakta. Her iki Peygamber ismi yukarıya doğru “Rûmi” üslubunda tezhiplidir. En alt kısımda sağda “Sa’d”, solda “Said”, ortada ise sülüs hattı ile “Vemâ erselnâke illâ rahmeten lilâlemîn / Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” anlamındaki Enbiyâ Sûresinin 107.ayeti yazmaktadır.

Şemsenin dışı kıvrık dallar üzerine yerleştirilmiş bahar dalları ile, dilimli şemselerin içleri güller ile, şemsenin dört köşesinde yer alan üçgen alanların zemini bahar dalları ile, yazılı alanların etrafındaki boşluklar ise kıvrık dallar ve çiçek motifleri ile tezhiplidir. En altta yer alan altın kartuşun içerisinde icaze hattı ile “Hafız Salih Çemşir, Hicri 1217” şeklinde ketebe kaydı vardır. Yazıdaki metaneti, kalemindeki güç ve sağlamlık ile sert ve dayanıklı şimşir ağacına benzetildiğinden Çemşîr Hâfız olarak tanınan hattatın Topkapı Sarayı Müzesi Koleksiyonu’nda bir mushafı yer almaktadır. Türk Hat Sanatı’nın en özel ve en kıymetli eserleri olarak kabul edilen Hilye-i Şerife’ler hem hattatı hem de müzehhibi için şeref duyma vesilesi, sahip olan için ise büyük zenginlik ve kıymettir. Türk Hat Sanatı’nın yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk bir şaheseridir.

Referans: Türk Hattatları, Şevket RADO / Sayfa:195

Ölçüler: 94 x 41 cm.

Hat sanatında Hz.Muhammed’in görünüşünü, hal ve hareketlerini anlatan tasarımsal metinler olan Hilye-i Şerife’lerin ortaya çıkmasını sağlayan en önemli unsurlardan biri Hz.Muhammed’in "Ya Ali, hilyemi yaz ki vasıflarımı görmek, beni görmek gibidir!" mealindeki hadistir. Hilye levhalarının yazılması ve bezenmesi sadece Osmanlı Türkleri’ne has olup diğer İslâm ülkelerinde bu tarz bir uygulamaya rastlanmaz. Hilye metninin ilk kısmının yer aldığı göbek güneşe benzetilir. Onu kuşatan hilâl formu, Hicret-i Nebeviyye’nin sembolü olan ve İslâm takviminde esas alınan ayı temsil eder. İnanışa göre Resûl-i Ekrem’in bu âlemi nuruyla aydınlattığı için güneş ve aya benzetildiğinden hilyenin göbek kısmında güneş, bunu çepeçevre saran bölümde ise hilâl şekli oluşturulmuştur. Hilyenin klasik kompozisyonda ilk kez hüsn-i hattın önde gelen isimlerinden Hafız Osman (1642-1698) eliyle levha şeklinde yazıldığı kabul edilmektedir. Önemli bir hususta, Hilye-i Şerife’lerin evlerde bulundurulması konusudur, bu geçmiş zaman İstanbul’unun dinî folklorunda göze çarpan bir özelliktir. Herhangi bir dini dayanağı olmasa da Hilye-i Şerife’lerin bulunduğu eve huzur, bereket, saadet getireceğine, orayı afetlerden, felaketlerden, yangından, salgın hastalıklardan ve musibetlerden koruyacağına inanılmıştır.