• Cancel
    Filter
Filter

MÜZELİK ESERLER MÜZAYEDESİ | 28

Sayın koleksiyoner ve sanatseverler eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. İlgilendiğiniz eserler ile ilgili olarak +90 538 833 1391 no'lu telefondan randevu oluşturabilir, The RITZ-CARLTON Residence'daki adresimizde eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.

Müzayedemizde uygulanan komisyon oranı %15, KDV oranı ise %18'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 7 (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TC Merkez Bankası" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %30 aracılık hizmeti uygulanır.

Müzayedelerimizde beğeniye sunulan tüm eserler konusunun en değerli uzman ve otoriteleri tarafından ekspertiz edilmekte, ayrıca Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler Müzesi, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanları tarafından incelenerek onaylanmaktadır.

Lot: 34 » Tablo

LEONARDO de MANGO (1843-1930)

"Children Dancing"

İmzalı. 1914 tarihli. Kontrplak üzeri yağlıboya.

Provenans: Bonhams Müzayede Evi, Londra / 21.05.2008 Lot 110 Çekiç: 48.975 USD

Referans: E.Benezit Cilt:7 Sayfa:140

Ölçüler: 48 x 68 cm.

İtalyan oryantalist, 1862'de bir desen yarışmasında birincilik ödülü kazandıktan sonra Napoli Akademisi'ne girdi. 8 yıl süren eğitim döneminde Mancinelli, Dominico Morelli gibi önemli hocalardan dersler aldı.1867'de ikinci kez desen dalında büyük ödül kazanan sanatçı bilgisini genişletmek ve yeni yerler tanımak amacıyla dönemin moda eğilimleri doğrultusunda Doğu ülkelerine seyahate çıktı. 1874'te Beyrut'a yerleşti.9 yıl burada kalan sanatçı birçok portre, peyzaj ve dini konulu kompozisyonlar yaptı. Mango Mısır ve Trablus'a da gitmiş, Kahire, Nil Nehri, çöl, vaha ve tarihi kalıntılar konulu Afrika'nın ışıklı mistik atmosferlerini yansıtan resimler yapmıştı.

Leonardo de Mango 1883'te İstanbul'a gelmiş ve ölümüne kadar kısa birkaç yolculuğunun dışında burada yaşamıştır. Gezgin yabancı ressamlar gibi (Bello, Valeri, Fausto Zonaro) Mango'nun da İstanbul'a olan hayranlığı gerçekleştirdiği tablolarda görülür. Genellikle şeffaf boya katmanlarından oluşan eserlerinde belgesel arayış belirgindir. Kümeler halinde resmedilen figürlerinde etnografik özelliklere titizlikle uyulmuştur. İstanbul'un günlük yaşantısını yansıtan Bayramyeri, Dilenci vb resimlerinin dışında Fener, Eyüp, Adalar, Göksu gibi çok sayıdaki peyzajı İstanbul'da yaşayan yabancıların ilgisini çekmiş ve çoğu döneminde satılmıştır. Yirmiden fazla eserini de İstanbul'daki İtalyanların kurduğu Societa Operiaia'ya hediye etmiştir. Büyükada'dan Deniz Görünümü adlı resmi Roma'da Chigi Sarayı için alınmıştır.

Details
Lot: 36 » Porselen

SAX MEISSEN 18.YÜZYIL KONT MARCOLINI DÖNEMİ “SARAY İŞİ” PORSELEN TAKIM

18.Yüzyıl. Kont Camillo Marcolini (1774-1815) dönemi, Meissen imalat damgalı. (Çifte Meç) Eserlerin damgası “Porselencilik Tarihi” kitabı sayfa 89’da mevcuttur. Osmanlı Sarayı için alışılmışın dışında, üst düzey sanat kalitesine sahip şekilde özel olarak tasarlanılarak imal edilmiş. Krokodil desenli 6 parçalık şaheser takım 1 kapaklı kallavi ebatlarda sahleplik, 1 kapaklı çift kulplu sunumluk, 2 kapaklı iri boy bonbonière ve 2 tabaktan oluşmakta. Yoğun altın bezemeli beyaz renk zeminleri krokodil desenli ve stilize floral motifli, realist çiçek toplulukları ile dolgulu madalyonlar ile bezeli, turkuaz su yolları ile çevrili. İç yüzeyleri aynı üslup ve zenginlikte çalışılmış floral kompozisyonlar ile tezyinli. Kapakları dalında realist limon ve çiçek tutamaklı. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı Sarayı Yüksek Erkânı’nın estetik zevkini gözler önüne seren, yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk bir takımdır.

Referans: Porselencilik Tarihi, 1941 / Hüseyin KOCABAŞ


Tabak Ölçüsü: 24 cm. (her biri)
Bonbonière Ölçüsü: 14.5 x 14 cm. (her biri)
Sahleplik Ölçüsü: 18.5 x 14.5 cm.
Sunumluk Ölçüsü: 15 x 18.5 cm.

Alman aristokrat Kont Camillo Marcolini 1774-1815 yılları arasında Meissen Porselen Fabrikası’nın başına geçmiş ve Meissen Porselenleri’nin eski başarısına ve ününe kavuşmasını sağlamıştır. Özellikle Osmanlı zevkine uygun eserler üreten fabrikanın en önemli alıcıları yine Osmanlı Sarayı ve yakın çevresi ile Osmanlı zenginleri olmuştur. Fakat Napolyon Savaşları’nın patlak vermesiyle bu ihracat dönemi kısa sürmüştür. Sıraltı maviyle birbirine çapraz olarak geçen kılıçlar ve kabzaları arasına koyulan yıldız (Çifte Meç) Marcolini dönemini belirleyen damgalar olmuştur.

Details
Lot: 47 » Askeri

OSMANLI 19.YÜZYIL ALTIN KAKMA “SULTANİ” ÇİFT PİŞTOV / ESLAH-I RAMİYE

19.Yüzyıl. Osmanlı. Saray işi. Çift. Saray yüksek erkânından biri için özel olarak tasarlanılarak Sultani özelliklerde imal edilmiş. Eslah-ı Ramiye sınıfına giren eser Osmanlı Rokokosu üslubunda altın kakma ile yoğun dekorlu ve “Afyon İşi” gümüş tezyinatlı. Ahşap kabzası zarif bezemeli ve “Hilal” motifli. Çelik dipçiği altın kakma topuzlu ve muhafazalı. Fevkalade kondisyonda. Yüksek kıymette ele geçmesi zor nadir koleksiyonluk eserlerdir.

Uzunluk: 38 cm. (her biri)

Osmanlı Devleti gerek eski Türk devletlerinden gelen askeri tecrübe ve teçhizat anlayışı gerek askeri teknolojilerin takibi ve gerekse bu teknolojilerin üretimi konusunda dengeyi çok iyi korumuş ve çağın gereksinimlerine ayak uydurmuştur. Askerliğe doğuştan yatkın olan Türklerde silah işlevselliğinin yanında estetiğiyle de ilgi konusudur. Osmanlı silahları biçimlerinin ve üstün niteliklerinin yanı sıra süslemeleriyle de sanat eseri niteliği taşır ve Osmanlı maden, tezhip, kuyumculuk, hat sanatlarının ortak ürünü niteliğindedir. Zengin ve çeşitli içeriğe sahip olan Osmanlı da kullanılan silahları; vurucu silahlar (eslah-i darbe), delici silahlar (eslah-i nafize), kesici silahlar (eslah-i cariha) ve atıcı silahlar (eslah-i ramiye) olarak dört ana bölüme ayırabiliriz. Küçük bir beylikten bir imparatorluk haline gelen Osmanlı Devleti’nin büyümesinde en büyük faktörlerden birisi de kullanmış oldukları silahlar ve silah teknolojilerini iyi takip etmeleri etkili olmuştur. Osmanlılar silahlar konusunda kısa zamanda büyük gelişmelere meç atmışlar ve bu gelişmeleri kısa sürede dünyanın pek çok ülkesine ulaştırmışlardır.

 

Piştov, çakmaklı ya da zemberekli ateşleme düzeneği olan yuvarlak, iri kabza başlı, uzun namlulu tabancalara verilen isimdir. Lehçe-i Osmani’de “bel piştovu”, “cep piştovu”, “kubur piştovu”, “döner piştov”, “dokuz patlar”...vs. gibi türleri olduğu bildirilir. Piştovlar beldeki silahlığa sokularak ya da at üstünde eğerin baş tarafına sağa ya da sola asılan deri kuburlarda taşınırdı. Osmanlı tabancaları, mekanizma bakımından Avrupa tabancalarıyla aynı gelişim göstermekle birlikte, yapı ve biçim olarak bu tabancalardan farklı özelliklere sahiptir. Osmanlı tabancalarının en eski örneklerinde, namlu ya da mekanizma üzerinde çeşitli yazılara rastlanır. Bu yazı ve ibareler kontrol damgaları, sahibinin adı, yapan usta adları ya da tarih biçiminde karşımıza çıkar. Kiminde nadiren padişah tuğraları ve Osmanlı Saltanat Armaları’na da tesadüf edilir. 19.Yüzyılda “Tüfenkhane-i Amire” adıyla İstanbul Tophane’de silah üretimine geçildiği bilinmektedir. Bu döneme ait silahlarda “Tüfenkhane-i Amire” damgasını görmek mümkündür. Osmanlı tabancalarındaki süslemeler genellikle bitkisel motiflerden oluşur. Süsleme tekniği olarak da kabartma, altın ya da gümüş kakma, telkari ve Afyon işi gibi teknikler ağırlıklı olarak benimsenmiştir. Ayrıca bağa, mercan, akik gibi kıymetli taşlarda süslemede kullanılmıştır. Osmanlı tabancalarının her parçası ayrı ustanın elinden çıkmış olsa da üzerlerindeki süs ve motifler bir üslup bütünlüğünü gösterir.

Details
previous
Go to Page: / 4
next