SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ ZARF TAKIMI / 12’Lİ

19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Abdülhamid Han (1876-1909) tuğralı. 12 adetten oluşan tam takım. Rus “Kuznetsov” damgalı porselen fincanları ile birlikte. Ajur işçilikli, kazıma (grave) ve kalemişi tekniği ile madalyonlar içerisi “Osmanlı İmparatorluk Arması”, “Ayasofya” ve “Kızkulesi” tasvirli, stilize floral motifler ve kuş figürleri ile zenginleştirilmiş. Altın vermeyli. Orijinal Sultan II.Abdülhamid Han tuğralı bordo renk muhafazası içerisinde. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın tam takım olarak zor tesadüf edilen koleksiyonluk örnekleridir.

Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.

Ölçüler: 6 x 5.5 cm.
Ağırlık: 214 gr.

Osmanlı Saray Hazinesi’nden günümüze ulaşan değerli pek çok yapıtın arasında, çoğunlukla geç dönemlere ilişkin çay, kahve ve şerbet takımı gibi eşyalar geniş bir yer tutar. Söz konusu takımların bazıları zarflıdır. Büyük çoğunluğu altın, gümüş, mineli ve murassa olan bu grup eşya içinde en zengin çeşide sahip olanlar kahve fincanı zarflarıdır. Fincan zarfları, kahve içerken elin yanmaması için yapılmıştır. Osmanlı döneminde kulpsuz olan küçük boyutlu porselen fincanlar, zarfların içine yerleştirilir ve kahve bu şekilde içilirdi. Zarflar genellikle, ağız kısımları fincanınkinden biraz aşağıda olmak üzere, dudak payı bırakılarak yapılırdı. Zarf, bir nesneyi sarıp çevreleyen, koruyup taşıyan demektir. Zarflar Osmanlı’nın estetik zarafetini en iyi gösteren örneklerdendir. Genellikle küçük boyutta olanlara “bülbül yuvası”, daha geniş ve derinlerine ise “kallavi” adı verilirdi. 1640 tarihli “Narh Defterleri”ndeki fincan listesinde “paşa fincanı”, “hatai” gibi değişik isimler de yer almaktadır.

 

Osmanlı’da kahve ikramı törenseldir. Şöyle ki; kahve ikramını üç ya da dört genç kız yapar. Kızlardan biri mangal örtüsünü, ikincisi kahve tepsisiyle birlikte fincan ve zarfları, üçüncü kız stile oturtulmuş kahve ibriğini getirir, dördüncüsü ise fincanları doldurup zarflara yerleştirerek, zarfın ayağından iki parmağı ile tutarak tek tek konuklara ikram ederdi. Osmanlıda en seçkin fincan zarflarına sahip olmak önemli idi. Çünkü sahibi inceliğinin ve servetinin bir kanıtı olarak bu zarflar ile kahve ikram ederdi. Zarflar öylesine değerli ve mühimdi ki çeyiz sandıklarının en gözde eşyaları arasında kabul edilirlerdi.