OSMANLI SARAY İŞİ MİNELİ (PLIQUE-À-JOUR) GÜMÜŞ ZARF TAKIMI

19.Yüzyıl. Osmanlı. Saray işi. 12 adetten oluşan tam takım, Rus “Kuznetsov” damgalı porselen fincanları ile birlikte. Gümüş, altın vermeyli. Eski Türkçe (Osmanlıca) ile “sülüs” hattı kullanılarak yazılmış “Keyifler tamam olsun, Afiyet olsun” ibareli. Osmanlı eserlerde zor tesadüf edilen “Plique-à-Jour” mine tekniği ile yapılmış. Ajurlu alanlara kırmızı, yeşil ve kobalt renk mine uygulanmış, tekrarlı “hilal”, “alem” ve “mızrak” motifleri ile bezenmiş. Haliyle. Orijinal “Osmanlı İmparatorluk Armalı” bordo renk muhafazası içerisinde. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın son derece nadir, yüksek kıymette koleksiyonluk şaheserleridir.

Ölçüler: 6 x 5.5 cm. (her biri)
Ağırlık: 496 gr.

Osmanlı Saray Hazinesi’nden günümüze ulaşan değerli pek çok yapıtın arasında, çoğunlukla geç dönemlere ilişkin çay, kahve ve şerbet takımı gibi eşyalar geniş bir yer tutar. Söz konusu takımların bazıları zarflıdır. Büyük çoğunluğu altın, gümüş, mineli ve murassa olan bu grup eşya içinde en zengin çeşide sahip olanlar kahve fincanı zarflarıdır. Fincan zarfları, kahve içerken elin yanmaması için yapılmıştır. Osmanlı döneminde kulpsuz olan küçük boyutlu porselen fincanlar, zarfların içine yerleştirilir ve kahve bu şekilde içilirdi. Zarflar genellikle, ağız kısımları fincanınkinden biraz aşağıda olmak üzere, dudak payı bırakılarak yapılırdı. Zarf, bir nesneyi sarıp çevreleyen, koruyup taşıyan demektir. Zarflar Osmanlı’nın estetik zarafetini en iyi gösteren örneklerdendir. Genellikle küçük boyutta olanlara “bülbül yuvası”, daha geniş ve derinlerine ise “kallavi” adı verilirdi. 1640 tarihli “Narh Defterleri”ndeki fincan listesinde “paşa fincanı”, “hatai” gibi değişik isimler de yer almaktadır.

Osmanlı’da kahve ikramı törenseldir. Şöyle ki; kahve ikramını üç ya da dört genç kız yapar. Kızlardan biri mangal örtüsünü, ikincisi kahve tepsisiyle birlikte fincan ve zarfları, üçüncü kız stile oturtulmuş kahve ibriğini getirir, dördüncüsü ise fincanları doldurup zarflara yerleştirerek, zarfın ayağından iki parmağı ile tutarak tek tek konuklara ikram ederdi. Osmanlıda en seçkin fincan zarflarına sahip olmak önemli idi. Çünkü sahibi inceliğinin ve servetinin bir kanıtı olarak bu zarflar ile kahve ikram ederdi. Zarflar öylesine değerli ve mühimdi ki çeyiz sandıklarının en gözde eşyaları arasında kabul edilirlerdi.