SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ “İKONOGRAFİK” KANDİL / KANDELA

19.Yüzyıl. Osmanlı. Gümüş. Sultan II.Abdülhamid Han (1876-1909) tuğralı. Kallavi ebatlarda. Eksiksiz. Ajurlu olarak imal edilmiş eserin tüm yüzeyi kalemişi ve kabartma (repoussé) tekniği ile Rokoko üslubunda “İkonografik” dekorlu. Gövdesine 3 adet Meryem Ana’nın bir taht üzerinde kollarında çocuk İsa ile tasvir edildiği “Theotokos’’ ikonaları çalışılmış. İçi hazneli, gümüş askılı ve askı aparatlı. Fevkalade kondisyonda. Ele geçmez nadirlikte koleksiyonluk eserdir.

Referans: Sadberk Hanım Müzesi (Parıldayan Hatıralar) Brigitte Pitarakis, Christos Merantzas

Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.

Ölçüler: 33 x 23 cm.
Zincir Uzunluğu: 42 cm.
Ağırlık: 796 gr.

Form ve motifleri genellikle bir inancı yansıtan ve aydınlığı temsil eden kandiller eşya ve sembol olarak kutsal kitaplarda önemli bir yer tutar. Hz. Süleyman’ın sarayında ve daha sonra Bâbil’e götürülen değerli eşya arasında altın kandiller de vardı (I. Krallar, 7/49; II. Tarihler, 13/11; Yeremya, 52/19). Yeni Ahid’de Hz. Îsâ’ya izâfe edilen bir cümlede Hz. Yahyâ kandile benzetilir (Yuhanna, 5/35-36). Simeon da Hz. Îsâ’yı henüz bebekken kucağına alıp ondan Allah’ın bütün milletlerin yolunu aydınlatmak için hazırladığı ışık diye bahseder (Luka, 2/31). Bu söz, Hıristiyan dünyasında ışığa ve onun kaynağı olan mum ve kandile neredeyse kutsallık izâfe edilecek bir önem kazandırmıştır. Vaftiz, düğün ve cenaze törenlerinde gündüz de olsa mum yakıldığı gibi kilise ve dindar Hristiyan evlerindeki Meryem ana ve Hz. Îsâ ikonalarının önünde de hiç sönmeyen kandiller yakılmaktadır; Türkçe’deki “Meryem Ana kandili gibi” (zayıf yanan, güçsüz ışık) deyimi de buradan gelmektedir.