• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

MÜZELİK ESERLER MÜZAYEDESİ | 14

Sayın koleksiyoner ve sanatseverler eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. İlgilendiğiniz eserler ile ilgili olarak +90 538 833 1391 no'lu telefondan randevu oluşturabilir, The RITZ-CARLTON Residence'daki adresimizde eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.

Müzayedemizde uygulanan komisyon oranı %10, KDV oranı ise %18'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 7 (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TC Merkez Bankası" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %30 aracılık hizmeti uygulanır.

Müzayedelerimizde beğeniye sunulan tüm eserler konusunun en değerli uzman ve otoriteleri tarafından ekspertiz edilmekte, ayrıca Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Topkapı Sarayı Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler Müzesi, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanları tarafından incelenerek onaylanmaktadır.

Lot: 51 » Obje

OSMANLI KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN HAN DÖNEMİ BERAT TİPİ MÜZELİK MİHRAP ŞAMDANI

16.Yüzyıl. 1550’ler. Osmanlı. Berât niteliğine sahip mihrap şamdanı. 16.Yüzyıldan sonra yapımı yaygınlaşan, süsleme programı yok denecek kadar az olan büyük boyutlu mihrap şamdanları Osmanlı Maden Sanatı’nda çok önemli bir yere sahiptir, kökeni Memluk örneklerine dayanır.

Eser, bakırdan dövme ve döküm tekniği ile imal edilmiş, kazıma/grave tekniği ile dekorlu, kaide ve boyun olmak üzere iki parçadan müteşekkildir. Daha çok selâtin camilerinde bulunan bu büyük şamdanlar, Berat geceleri sabaha kadar kılınan Berat namazı boyunca sürekli ışık vermesi amacıyla yakılan ve Berat mumu denilen, 1-2 metre uzunluğundaki kalın mumların dikilmesi içindir.

Tıpkı benzerleri Yeni Valide Camii, (Valide-i Cedid), Rüstem Paşa Camii, Sokullu Mehmed Paşa Camii, Mihrimah Sultan Camii, Beyazıt Camii, Yeni Camii (Sultan Selim Camii), Bursa Ulu Camii, Damat İbrahim Paşa Camii, Kanuni Sultan Süleyman Han Türbesi, Türk ve İslam Eserleri Müzesi ve Nasser D.Khalili Koleksiyonu’nda bulunan, fevkalade kondisyonda, ele geçmez müzelik şaheserdir.

Provenans: KOCABAŞ Koleksiyonu
(Eser, provenans mektubu ile birlikte teslim edilecektir.)

Yükseklik: 80 cm.
Çap: 56 cm.


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Eserin yuvarlak geniş çaplı kaidesi çan şeklinde olup, yayvan dipli ve aşağıdan yukarıya doğru daralan iç bükey konik gövdelidir. Eserin gövde üzeri 3 bilezikli, geçme şeklinde oturtulan boynu silindirik formda, tek iri boğumlu, tek bilezikli, çift halkalı olup çift bilezikli tek mumluk ile nihayetlenmektedir. Gövde ile boyun arasında yer alan sofra/kaide tablası omuzu dışarı taşırılmak yerine içe çökertilerek geniş bordürlü hafif iç bükey bir damlalıktan oluşturulmuştur. Gövde, kaide tablası ve mumluk üzeri yer yer birbirine paralel kazıma tekniği ile çekilmiş ikili, üçlü, dörtlü ince şeritlerden oluşan cetveller ile dekorlanmıştır.

Camilerdeki kullanımlarının yanı sıra türbe, dergâh, tekke, zaviye gibi yapılarda veya saraylarda, büyük konaklarda/köşklerde aydınlatma aracı olarak da kullanılmış, sahipleri için güç ve statü göstergesi olmuş ve sembolik anlam da kazanmıştır. Şamdanlar, bilginin açığa çıkışını ve manevi aydınlanmayı sembolize eder. Soyut olan tanrının somut olarak ifade şekli olan bu eşyalar, hem tanrının nuru olan kutsal ışığı yaymakta, hem de sahipleri için güç ve statü göstergesi olmaktadırlar. Şamdan ve kandil gibi aydınlatma eşyalarının nûr ve ışık ile ilgili oldukları ve tanrıyı sembolize ettikleri Kur’an-ı Kerim’in Nȗr Sûresi 35. ayetine dayandırılır.

Detaylar
Lot: 52 » Hat

HAFIZ MEHMED SALİH EL-MEVLEVİ KETEBELİ LİTERATÜRE GİRMİŞ MÜZELİK TEKKE İŞİ HAT LEVHA

Ketebeli, Hicri 1215 / Miladi 1800 tarihli. Celi Sülüs hat ile yazılmış. Eserin ketebesi hattat tarafından alt merkezde bulunan kitabe içine “Sevvedehû’l-fakîr Hâfız Mehmed Salih el-Mevlevî, Sene 1215” şeklinde atılmıştır. Hâfız Mehmed Salih el-Mevlevî tarafından Hicri 1215’de yapılmış eser geniş yelpazede tüm üst seviye özellikleri içinde harmanlayan, çok yönlü ve sanat değeri yüksek zirve eser olup Türk Hat Sanatı tarihinde özel bir yere sahip olan tekke yazılarının literatüre girmiş müzelik örneği ve ele geçmez bir başyapıtıdır.

Aharlı kâğıt üzerine “Limonî” renk uygulanmış levhada siyah is mürekkebi ile celi sülüs hatla “Meded Ya Ali” yazılıdır. Ali isminin “lam” harfi ve son harfi olan “ye” Zülfikar (Hz.Muhammed’in Hz. Ali’ye hediye ettiği iki uçlu kılıç) formunda tasarlanmıştır. Altın cetvelli ak daireler içinde sülüs hatla iç içe geçmiş “Hasan, Hüseyin” ve “Allah, Muhammed” isimleri yer almaktadır. İstifin alt kısmında yatay olarak bulunan Zülfikar’ın içinde mealen “Ali’den başka yiğit yoktur, Zülfikar’dan başka kılıç yoktur” ve “Yardım Allah’tandır ve fetih yakındır, inananlara müjdele Ey Muhammed!” yazılıdır. Aynı yazılar dikey konumlandırılmış Zülfikar’ın kabzasında da tekrar edilmiştir. Eserin üst kısmında mealen “Bir haricinin (Hz.Ali’ye isyan eden) canını bir aslan gibi vurup almışım” ve “Ey Ali; Hz.Hüseyin’in kanının diyetini talep etmekteyim” ibareleri yazılıdır. Eserde tezyinat olarak çok renk kullanılarak yapılmış çiçekler temsilen “gül” Hazret-i Muhammed’e (gül-i Muhammedi), “lale” Allah’a (ebcedde lale ve Allah kelimeleri eşdeğerdir) ve “yasemin” Hz. Ali’ye ithafen resmedilmiştir.

Müstesna esere, “IV.Uluslararası Alevilik ve Bektaşilik Sempozyumu Bildiriler Kitabı”nda ve “Ehl-i Beyt ve Hacı Bektâş-ı Velî Muhtevalı Hat Eserleri / Caligraphy Works About Āl Al-Bayt and Haji Bektash Velî” isimli eserin 272. ve 286.sayfalarında detaylı şekilde yer verilmiş ve yayınlanmıştır. Zülfikar şeklinde tasarlanmış bir başka hat levha ise Beyazıt’taki Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi’nde bulunmaktadır.

Literatür: IV.Uluslararası Alevilik ve Bektaşilik Sempozyumu Bildiriler Kitabı
Ehl-i Beyt ve Hacı Bektâş-ı Velî Muhtevalı Hat Eserleri Sayfa 272, 286
Caligraphy Works About Āl Al-Bayt and Haji Bektash Velî

Provenans: Özel Koleksiyon

Ölçüler: 34 x 46 cm.

Detaylar
Lot: 54 » Obje

OSMANLI 19.YÜZYIL MÜZELİK BEKTAŞİ ŞİŞLİ ŞEYH ASASI

19.Yüzyıl. Osmanlı. Hicri 1328 tarihli. Yatağanlı Süleyman usta imzalı. Yeniçeri Ocağı’nın kuruluşundaki rolü dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu tarihi boyunca nüfuzunu koruyan Bektaşîlik’e ait Şeyh asası.

Müstesna eserin sarık formlu abanoz sapı savatlı gümüş aplikelerle zenginleştirilmiş ve vermeyli habbe çakmalarla bezenmiştir. Gövde merkezindeki aplike gümüş plakaya Mühr-ü Süleyman motifli Zülfikar kılıcı, tepe kısmındaki gümüş aynaya ise rakamlar ve Ali isminden oluşan tılsıma sahip “Vefk” uygulanmıştır. Vefkte “el-Vefku’l-harfî” ve “el-vefku’l-adedî” yer almaktadır. Kılıç boyu şiş üzerinde ise gümüş kakma ile bir yüzde “La feta illa Ali la Seyfe illa Zülfikar / Zülfikar'dan başka kılıç, Ali'den başka yiğit yoktur”, diğer yüzde ise Ashab-ı Kehf isimleri “Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Debernuş, Şazenuş, Kefeştatayyuş ve Kıtmir'” yazmakta. Müstesna eser aynı anda savat, kakma, kalemişi, kazıma/grave ve el oymacılığı gibi çeşitli, zengin ve üst seviye bir işçilik ile hayata geçirilmiş ve tasarımsal olarak emsaline rastlanılmamış bir şaheser ortaya çıkmıştır. Fevkalade kondisyonda. Emsaline hiçbir müze ve koleksiyonda tesadüf etmediğimiz, Osmanlı Tekke Sanatı’nın ele geçmez bir şaheseri ve müzelik örneğidir

Uzunluk: 95 cm.


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Vefk, harflerin tek olarak veya terkip halinde özelliklerini (havas) konu edinen hurûf ilminin bir koludur ve harf ile rakamların birtakım sihrî anlamlar taşıdığı düşüncesine dayanır. Kaynaklarda vefkin etkili olması için değişik yol ve yöntemlere yer verilir. Bunlar harflerin, rakamların, isimlerin, günlerin sihrî özelliği, vefklerin mertebeleri, sayı ve harflerin tabiatı ve nitelikleri şeklinde özetlenebilir. 

Ashab-ı Kehf, (Mağara Arkadaşları) İslam dininde kabul edilen bir olayın kahramanı bir grup insana verilen addır. Efsûs (Afşin)'taki bir mağarada 309 sene uyumuşlardır. Yedi kişi olduklarına ve yanlarında Kıtmir adında bir köpekleri olduğuna inanılır. Aslında Kur'an'daki Kehf suresinde kaç kişi oldukları belirtilmez, Allah dışında çok az kişinin bildiği belirtilir. Yine de genel görüşe göre 7 kişidirler. Hikayeleri Kur'an-ı Kerim’in Kehf suresinde anlatılmaktadır.

Detaylar
Lot: 55 » Gümüş

SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN’A SUNULAN TUĞRALI GÜMÜŞ MÜZELİK MEVLEVİ TAS

19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Abdülhamid Han tuğralı. (1876-1909) Sultan II.Abdülhamid Han’a ithafen yapılmış ve sunulmuş “takatuka” formlu eserde repousse, kazıma (grave), kalemişi, kumlama ve dalga aznavur (guilloche) teknikleri bir arada ustalıkla kullanılmıştır. Yekpare 900 ayar gümüşten mamul, yuvarlak formlu, yüksek kenarlı, dışa bakan ağzı kalemişi stilize penç motifli bir suyolu ile çevrili. Eserin merkezinde bulunan iri penç motifinin etrafında Eski Türkçe ile mealen “Es Sultan daima - Maşallah - Yadigar-ı İstanbul“ yazmakta.

Sultan II.Abdülhamid Han’ın Yenikapı Mevlihanesi Şeyhi Osman Selahaddin Dede (1819-1886) ile çok iyi münasebetleri olmuştur. Muhtemelen bu müstesna eserde Osman Selahaddin Dede’nin Sultan Abdülhamid Han’a armağanıdır.

Müstesna eserde Mevlevîlerin bir araya gelip Semâ gününde (Mukabele Günü) “Semahane”de yaptıkları Semâ Zikri (Mukabele) ayrıntılı şekilde canlandırılmıştır. Sahip oldukları her hareket ve nüansın tasavvufî düşüncelerden izler taşıdığı figürlerin arası “Hayat Ağacı Sembolizmi” ile tezyin edilmiştir. Selamlayan ve Mevlana’nın makamı kabul edilen postun üzerinde oturan şeyh efendi sarığı ile, semazenler ise başlarına giydikleri “sikke”, üstlerine giydikleri nefsi simgeleyen “hırka”ları ile kusursuzca tasvir edilmişlerdir. Semazenler sırası ile baş keserken yani selamlarken, Kudümzenbaşı’nın Devr-i Veledî’nin bittiğini îkâz eden vuruşları ile sessizce başları önlerinde beklerken, ellerini çapraz bir şekilde omuzlarında “1” rakamını temsil edecek şekilde bağlarken ki bu Allah'ın birliğine şahadet etmeleridir, kollarını iki yana açarak sağdan sola dönerken yani evreni kalbiyle kucaklarken tasvir edilmişlerdir.

Sultan II.Abdülhamid Han’a ithafen yapılmış müzelerde ve özel koleksiyonlarda dahi benzer bir örneğine rastlanılmamış bu eşsiz eser fevkalade kondisyonu, yüksek sanat kalitesi, üst düzey işçiliği ve öne çıkan görülmemiş tasarımsal zenginliği ile belgesel önem taşıyan müzelik eser statüsünde ele geçmez nadirlikte gerçek bir koleksiyon parçasıdır.

Provenans: Özel Koleksiyon

Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.

Çap: 15 cm.
Ağırlık: 120 gr.

Detaylar
Lot: 57 » Tekstil

OSMANLI 18.YÜZYIL İSLAM HALİFESİ SULTAN III.SELİM HAN TARAFINDAN “MESCİD-İ NEBEVİ” İÇİN YAPTIRILMIŞ MÜZELİK PUŞİDE-İ ŞERİFE

18.Yüzyıl. Osmanlı. 28.Osmanlı padişahı ve 107.İslam halifesi Sultan III.Selim Han (1789–1807) tuğralı. Hicri 1203 tarihli. Eser, Sultan III.Selim Han’ın tahta çıktığı ilk sene Mescid-i Nebevi (Peygamber Mescidi/Harem-i Şerif) için yaptırmış olduğu “ilk” puşide olması sebebi ile büyük önem arz etmektedir.

Eserin, İslam Halifesi Sultan III.Selim Han’ın emriyle “Mescid-i Nebevi” için yapıldığını gösteren merkezdeki kitabede “Ya Resûlullâh Mevlânâ es-Sultan Selim yetlubu'ş şefaate Hazâ li'l Mihrâbün Nebevi-i Şerif, Sene 1203” yazmaktadır.

Kaynaklarda şu şekilde bahsedilmektedir; “Mescid-i Nebevi’deki perde yeni bir Osmanlı padişahının tahta çıkmasıyla (veya mevcut kumaş çürümüşse) saraydan gönderilirdi”

Eser, devasa boyutlarda kırmızı renk “Kisve-i Şerife” üzerine gümüş, gümüş sim, altın ve altın suyuna batırılmış tel ile işlenmiş Sultan tuğrası, kitabe, yazı kuşakları ve istiflerden oluşmaktadır. Eserin, kırmızı renk Kisve-i Şerife üzerine tatbik edilmiş olması ayrıca önem ve kıymet sebebidir. Hicret'ten sonra Medine'de İslam peygamberi Hz.Muhammed ve sahabeler tarafından inşa edilen ve Mescid-i Haram ile birlikte yeryüzünün en mukaddes mekânı sayılan, Hz.Muhammed'in kabrinin de içerisinde bulunduğu mescit için Sultan’ın yaptırmış olduğu, eşi emsali olmayan, manevi ve kutsal kıymeti tarifsiz paha biçilmez gerçek müzelik eserdir.

Provenans: Özel Koleksiyon’a aittir. Provenans bilgileri alıcı ile paylaşılacaktır.

Referans: Mirat al-Haramayn / İbrahim Rıfat Paşa, Kahire 1925.
The Nasser D. Khalili Collection of Islamic Art / Stephen Venoit, Londra 1997
Encyclopaedia of Islam / Leiden 1990
Al-Astaar al-Haramayn / Hülya Tezcan 1996

Ölçüler: 377 x 253 cm.


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

-Zemin; Kisve-i Şerife / Allah, Muhammed, Ahzab Suresi 57.Ayet, Kelime-i Tevhid, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali 

-Ana kitabe; Ya Resûlullâh Mevlânâ es-Sultan Selim yetlubu'ş şefaate Hazâ li'l Mihrâbün Nebevi-i Şerif, Sene 1203 (Ey Allah'ın Resulu, Mevlana Sultan Selim şefaat talep eder, Nebevi-i Şerif (Peygamber) mihrabına aittir, Sene 1203)

-Üst kitabe; Kelime-i Tevhid /  Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah (Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah’ın elçisidir.)

-Üst bordür; Allah, Muhammed (Stilize şekilde)

-Yan bordürler; Besmele-i Şerif / Bismillahirrahmanirrahîm, Kul hüvellâhü ehad, Allâhüssamed, Lem yelid ve lem yûled, Ve lem yekün lehû küfüven ehad (Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adı ile, De ki; O Allah bir tektir, Allah sameddir, Doğurmadı ve doğurulmadı, Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir.) Kuran-Kerim’in 112 suresi olan İhlas suresi, 4 ayetten oluşmaktadır ve tevhid inancının en kısa ve öz ifadesi olarak kabul edilir.

-Dairesel kartuşlar; Subhanallahi’l Azim / Subhanallahi ve  bihamdihi  (Azîm olan Allâh’ı her türlü eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim.) Bu zikir, Allah'ta herhangi bir eksiklik, noksanlık bulunmadığını, aksine onun her türlü övgüyü hak ettiğini ifade eden zikirdir.

-Alt kartuş; Vav (Müsenna hat ile çalışılmış laleler ile neticelendirilmiş.) 

İslam Halifesi de olan Osmanlı Sultanları, Hazret-i Peygamber’e muhabbetleri dolayısıyla Mescid-i Nebevî’nin imar ve tezyini işine büyük önem vermişler, içerisindeki kullanım eşyalarını da hediye veya vakıf yoluyla tedarik etmeye çalışmışlardır. Osmanlılar, bu mukaddes mekânda çok önemli inşâ, tâmir ve tezyin faaliyetleri gerçekleştirdikleri gibi içerisinde lüzumu bulunan eşyaların karşılanması hususunda herkesten ziyade çalışmışlar, bu maksatla çok sayıda vakıf kurmuşlardır. Sultan III. Selim Han’da kutsal mekanda tamirat ve yenilikler gerçekleştirmiş ve kıymetli birçok hediye göndermiş Osmanlı Sultanı ve İslam Halifesi idi. Sultan ayrıca Mescid-i Nebevi’de peygamber efendimizin kabri ile minber arasındaki 12 sütunu mermer ile kaplatmış ve özel olarak yazdırdığı bir Naat-ı Şerif’i de buraya nakşettirmiştir.  

Dünya Müzayedelerinde satışa sunulan daha küçük ebatlı Sultan III.Selim puşideleri:

Bonham’s / Islamic & Indian Art  06.04.2006 Lot:184 Estimate: 340.000-410.000 USD (493x245 cm)

Sotheby’s / Arts of the Islamic World 01.04.2009 Lot:20 Estimate: 58.000-86.000 USD (205x120 cm)

Sotheby’s / Arts of the Islamic World 01.04.2009 Lot:22 Estimate: 58.000-86.000 USD (273x136 cm) 

 

Dünya Müzayedelerinde satışa sunulan Mescid-i Nebevi için yapılmış puşideler:

Sotheby’s / Arts of the Islamic World 05.04.2006 Lot:24 Estimate: 120.000-160.000 USD (Sultan II.Mahmud-185x192 cm) Satış Fiyatı: 190.000 USD

Sotheby’s / Arts of the Islamic World 24.10.2007 Lot:38 Estimate: 120.000-160.000 USD (Sultan III.Ahmed-242x200 cm) Satış Fiyatı: 250.000 USD

Sotheby’s / Arts of the Islamic World 24.10.2007 Lot:39 Estimate: 205.000-310.000 USD (Sultan II.Mahmud-266x136 cm)Satış Fiyatı: 730.000 USD

Sotheby’s / Arts of the Islamic World 24.10.2007 Lot:40 Estimate: 170.000-250.000 USD (Sultan III.Ahmed-283x188 cm) Satış Fiyatı: 870.000 USD

Sotheby’s / Arts of the Islamic World 09.04.2008 Lot:39 Estimate: 160.000-240.000 USD (Sultan II.Mahmud-266x136 cm) Satış Fiyatı: 190.000 USD

Sotheby’s / Arts of the Islamic World 09.04.2008 Lot:40 Estimate: 160.000-240.000 USD (Sultan II.Mahmud-248x137 cm) Satış Fiyatı: 332.000 USD

Sotheby’s / Arts of the Islamic World 09.04.2008 Lot:43 Estimate: 140.000-180.000 USD (Sultan II.Abdülhamid-272x152 cm) Satış Fiyatı: 310.000 USD

Sotheby’s / Arts of the Islamic World 09.04.2008 Lot:48 Estimate: 120.000-160.000 USD (Sultan II.Mahmud-260x130 cm) Satış Fiyatı: 180.000 USD

Detaylar
Lot: 58 » Tekstil

OSMANLI KİSVE-İ ŞERİFE

19./20.Yüzyıl. Nadir renkte ipek ve keten karışımı kabe iç örtüsü. Fevkalade kondisyonda. Manevi değeri yüksek, geç döneme tarihlenen koleksiyonluk bir örnektir.

Ölçüler 59 x 34 cm.


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Emeviler Dönemi Kâbe örtüsü,  Şam’da dokunur,  Medine’ye gönderilir, Mescid-i Nebevi’de halkın görmesi için sergilenir, daha sonra Kâbe’ye gönderilirdi. Abbasîler Döneminde ise, ilk defa yazı işlemeli Kâbe örtüsü dokunulmaya başlandı. Abbasiler döneminde kumaş dokuma, boyama ve işleme teknikleri gelişmişti. Al-Mahdi 776 senesinde ilk defa üzerine yazı işlenmiş Kâbe örtüsü hazırlatmıştır. Kâbe üç çeşit kumaş ile örtülmüştür = Kabati (Keten), hizz (Yün) ve dibağ (İpek). Hüseyin b. Hasan al-Alavy döneminde Kâbe sarı ve beyaz olmak üzere iki ipek kumaş ile örtülüyordu.  Al-Mamun döneminde Kâbe örtüsü kırmızı veya beyaz ipektendi. İbn Abd Rabbihi (vefatı 939 senesi) yazdığı eserinde Kâbe örtüsünün Horasan’dan gelen kırmızı ipekten olduğunu, üzerindeki halkalarda El-Hamdu-Lillah, Subhan-Allah, Allahu-Akbar, Allah Al-Aliyy, Al-Azim yazılı olduğunu bildirmiştir.

Detaylar
Lot: 61 » Gümüş

OSMANLI VAN İŞİ SAVATLI GÜMÜŞ HAMAYIL

19.Yüzyıl. Osmanlı. Van işi. Savat tekniği ile bir yüzüne çelenk içerisinde padişah tuğrası, diğer yüzüne Osmanlı Devlet Arması ile camii tasviri çalışılmış. Üstten sürgü kapaklı, orijinal zincir askılı. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı İslam Kültürü’nün ikonik bir objesi ve koleksiyonluk bir örneğidir.

Ölçüler: 8.5 x 7 cm.
Ağırlık: 177 gr.


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Savat sözcüğü, Arapça “sevad” (kara, karanlık, karartmak) sözcüğünden gelir ve gümüş üzerine yapılan siyah desen ve nakışların adı olmuştur. Yalnızca bitmiş formlar üzerine uygulanan bir tekniktir; bu nedenle daha çok “mine”ye benzetilebilir ve bir tür “siyah mine” olduğu söylenebilir. Osmanlı’da 150 yıl kadar altın devrini yaşamıştır, öyle ki savatlı Türk tabakaları tüm Avrupa’da özellikle de Paris kuyumcularında kendine yer edinmiştir. Savat işlemi iki aşamada yapılır: Önce kalemkarlık, sonra savat alaşımının hazırlanması ve uygulanması.

Detaylar
Lot: 64 » Hat

HÜSEYİN ÖKSÜZ (KONEVİ) KETEBELİ HAT LEVHA

“Besmele-i Şerif”

Ketebeli. Nesih hat ile yazılmış, altın cetvelli, ebru paspartulu.

Ölçüler 91 x 66 cm.


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Hattat Hamid Aytaç’’tan sülüs nesih, Uğur Derman’dan da  Ta’lik  derslerine devam ederek icazet aldı. İslam Konferansı Teşkilatı’nın (IRCICA) gerçekleştirdiği Uluslararası Hat Müsabakaları’nda dünya birinciliği dahil 5 ödül aldı. 1986’da Uluslararası Hattat Hamid Hat Yarışması’nda Celî Dîvânî’de birincilik, Celî Ta’lik’de  I.Mansiyon,  Celî Sülüs’te II.Mansiyon, 1989’da II.Uluslararası Yakut ül Müsta’sımî Hat Yarışması’nda Celî Dîvânî’de Mansiyon ve Nesih’de Mansiyon ödülleri kazandı. Ayrıca Devlet Türk Süsleme Sanatları Yarışmalı Sergilerinde ve yurtdışındaki sergilerde, çeşitli hat dallarında birçok ödül aldı. Yurt içinde ve yurt dışında sergiler açtı. Sanatçı, Türkiye’de ve dünyannın çeşitli yerlerinde (ABD'de 1, Avustralya’da 2, Kazakistan’da 3, Kırgızistan’da 1, Hollanda’da 3, Almanya’da 2) camilerin yazılarını hazırladı. 2001’de Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin kuruluşuna öncülük etti ve öğretim üyesi oldu. Geleneksel Türk Sanatları Bölümünün üç yıl başkanlığını yaptı. 2010 yılında TBMM Üstün Hizmet Ödülü, 2012 yılında da  Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü’ne layık görüldü. 2013’te KTO Karatay Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Geleneksel Türk sanatları Bölümü’nde öğretim üyesi ve Bölüm Başkanı oldu.

"Hat Sanatı; cismani aletlerle meydana getirilen ruhani bir sanattır" 

Hüsn-î Hat, estetik kurallara bağlı kalınarak ölçülü ve güzel yazı yazma sanatıdır. Bu sanat, Arap harflerinin 6.-10. yüzyıllar arasında geçirdiği uzunca bir gelişme döneminden sonra ortaya çıkmıştır. Türkler ise hat sanatıyla Anadolu’ya geldikten sonra ilgilenmeye başlamışlar ve bu alanda en parlak dönemlerini de Osmanlılar zamanında yaşamışlardır. Türkler altı tür yazı (aklâm-ı sitte) dışında, İranlılar’ın bulduğu tâlik yazıda da yeni bir üslup yaratmışlardır. Ayrıca Türkler’in geliştirdiği “divani yazı” ise yalnızca Divan-ı Hümayun’da yazılan önemli belgelerde kullanılırdı. Kolay yazıldığı için günlük yaşamda yaygın olarak kullanılan bir yazı türü olan “rik’a”da 19. yüzyılda sanat yazısı durumuna gelmiştir ve altı yazı türünden biri olan rika ile birbirine karıştırılmamalıdır. Hat sanatında yazılar farklı adlarla anılırdı. Duvarlara asılan levhalarda, cami, türbe gibi dinsel yapılardaki kuşak ve kubbe yazılarında, her tür yazıtta kullanılan ve uzaktan okunabilen yazılara iri anlamında “celi” adı verilirdi. Daha çok sülüs ve tâlik yazının celisi kullanılmıştır. Alışılmış boyutlardan daha küçük harflerle yazılan yazılara “hurde”, gözle kolay seçilemeyecek boyuttaki yazılara “gubari” (toz) denilirdi. Türk hat sanatı 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl başlarında da parlaklığını sürdürmüş ve ivme kazanmıştır. 

Detaylar
Lot: 66 » Obje

OSMANLI TEKKE İŞİ “JUMBO KUKA” SÜRMEDAN

19.Yüzyıl. Osmanlı. Tekke işi. Jumbo kukadan imal. Kallavi ebatlarda, gümüş aplikeli, gümüş uzun sürmeli, zincirli. Kalemişi tekniği ile zarif dekorlu. Haliyle. Alışılmışın dışı ebat ve tasarıma sahip koleksiyonluk eserdir.

Ölçüler: 14 x 5 cm.


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Sürme kirpikleri siyahlatır, siyah olması nedeni ile güneşten gelen ısı ışınlarını tutar, gözdeki yaşı ve cerahati emer, göz damarlarını takviye eder, kirpikleri yeniden bitirir ve çoğalmasını sağlar, gözdeki çapağı giderir, göze parlaklık verir ve gözün net görmesini sağlar.

Kuka ağacının meyvesi hindistan cevizine benzer tropikal bir meyvedir. En önemli özelliği mikropları kırmasıdır. Ülkemiz iklimine uygun olmadığından dolayı Türkiye’de yetişmez. Daha çok tropikal iklime sahip ülkelerde yetiştirildiği görülür. Mikrop ve bakterileri öldürebilen antibakteriyel özelliğe sahiptir. Rahatlatıcıdır, dinlendirici ve sakinleştirici bir yapısı vardır. Rivayete göre Osmanlı’da halk arasında elinde kuka tespihi olmayan lokmanlar hekimden sayılmazmış. Birçok alanda hammadde olarak kullanılan kuka, özellikle ilaç sektöründe çok kullanılır ve aynı zamanda tespih, takı ve süs eşyası olarak ta kullanımı çok yaygındır.

Detaylar
Lot: 72 » Askeri

OSMANLI 18.YÜZYIL GÜMÜŞ KAKMA PALA

18.Yüzyıl. Osmanlı. Hicri 1187 tarihli, usta imzalı. Kılıç namlusunda yer alan madalyon içerisinde gümüş kakma ile “İSLAMBOL, Amel-...., 1187” yazmakta. Zarif dekorlu, boynuz kabzalı, bronz balçaklı eser orijinal askı halkalı ve bilezikli kını ile birlikte. Hiçbir restorasyondan geçmemiş ve el değmemiş orijinal dönem kondisyonunda. Usta yapımı, benzer örnekleri müze vitrinlerini süsleyen koleksiyonluk eserdir.

Provenans: Özel Koleksiyon

Uzunluk: 90 cm.


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Türk kılıçları şekil, görünüş ve hafiflik yönünden mükemmeldir. Herkesin kendi kullanacağı kılıcı kendisinin seçmesi Osmanlılar da adettir. Yüzlerce yıldan beri Osmanlılar bütün dikkatlerini kılıcın mükemmelleştirilmesine vermiştir. Türk kılıçlarını kullanmak bir ustalık işidir. Süvari bir ulus olan Türklerde kılıcın her kişinin yanında taşıdığı bir araç olması çok doğaldır.Türkler at ve kılıçla tarih boyunca çağlar açmışlar, çağlar kapamışlardır. Kılıç Türklerde kutsal kabul edilir, demir ve onu eriten ateşin büyük bir ruhsal yönü olduğuna inanılırdı. Demire büyük saygı gösteren Türkler bu nedenle kılıca da saygı göstermişler, yeminlerini kılıç üzerinde yapmışlardır.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 5
sonraki