Sayın koleksiyoner ve sanatseverler eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. İlgilendiğiniz eserler ile ilgili olarak +90 538 833 1391 no'lu telefondan randevu oluşturabilir, The RITZ-CARLTON Residence'daki adresimizde eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.
Müzayedemizde uygulanan komisyon oranı %10, KDV oranı ise %18'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 7 (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TC Merkez Bankası" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %30 aracılık hizmeti uygulanır.
Müzayedelerimizde beğeniye sunulan tüm eserler konusunun en değerli uzman ve otoriteleri tarafından ekspertiz edilmekte, ayrıca Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Topkapı Sarayı Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler Müzesi, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanları tarafından incelenerek onaylanmaktadır.
SULTAN ABDÜLMECİD HAN DÖNEMİ OSMANLI SULTANLARININ SOYAĞACI
19.Yüzyıl. Sultan Abdülmecid Han (1839-1861) dönemi. Tuval üzeri yağlıboya, duralite marufle. İmparatorluğun kurucusu Sultan Osman’dan başlayan ve Sultan Abdülmecid Han ile neticelenen, Sultan isimlerinin Osmanlıca ve Latin harfleri ile yazıldığı ve Tasvir-i Hümayun’ların soyağacının dallarına madalyonlar içerisinde ve hanedan silsilesini temsil etmek üzere birbirlerine çelenk dalları ile bağlı şekilde resmedildiği türünün en önemli örneklerinden biridir.
Literatüre göre; ilk Osmanlı Sultanlarının Soyağacı tablosu, İsveç kralı III.Gustav’ın siparişi ile Paris’te yaptırılmıştır. 1792’de d’Ohsson’un İstanbul’a döndüğünde Sultan III. Selim’e hediye ettiği soy ağacı sarayda büyük bir heyecan yaratmıştır ki, d’Ohsson İstanbul’daki en iyi ressamlara daha küçük boyutta soyağaçları yaptırıp padişah ve devlet erkânına hediye etmiştir. Osmanlı Sultanlarının Soyağacı tabloları saraydan çeşitli devlet erkânına, Avrupalı hükümdarlara ve yabancı temsilcilere sunulmuş, Osmanlı Hanedan imgesinin tüm dünyaya yayılması niyetiyle diplomatik ve propaganda amaçlı kullanılmıştır. Benzer örnekleri müze ve saray koleksiyonlarında bulunan, belgesel özelliği ile ön plana çıkan, ele geçmez bir şaheser ve müzelik bir yapıttır.
Müze Koleksiyonlarında olan örnekler;
Topkapı Sarayı / Türkiye
Gripsholm Sarayı / İsveç
Celsing Şatosu / İsveç
Provenans: Özel Koleksiyon
Ölçüler: 73 x 101 cm.
OSMANLI SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN DÖNEMİ SARAY İŞİ “NAHT SANATI” SALTANAT ARMASI
19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Abdülhamid Han (1876-1909) dönemi. Saray işi, kallavi ebatlarda. Osmanlı Naht Sanatı’nın günümüze ulaşmış önemli örneklerinden olan müstesna eser ahşaptan kesme tekniğiyle yapılmış ve bordo renk kadife üzerine tespit edilmiştir. Naht Sanatı, Osmanlı’nın hemen her alanda sanatla iç içe ve sanata değer veren bir imparatorluk olduğunun canlı bir kanıtı niteliğindeki ahşap oyma sanatının, hattatlık ve tezyinat sanatları ile bir araya gelmiş hali olarak tanımlanabilir. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı Naht Sanatı’nın yüksek kıymette koleksiyonluk bir örneğidir.
Ölçüler: 79 x 58 cm.
OSMANLI TOMBAK MÜZELİK TÖRENSEL TUĞ-I HÜMAYUN TEPELİĞİ / SANCAK ALEMİ
17./18.Yüzyıl. Osmanlı. Eslihâ-i nâfize grubuna giren eser bakırdan dövme tekniği ile yalın yüzeyli, temren bölümü uzun ve sivri, gövdesi şişkin, salebe’si silindirik, saplaması suyolu ile dekorlu olarak tasarlanılarak imal edilmiş, altın ve cıva amalgamı ile tombaklanmıştır. Eslihâ-i nâfize grubundaki mızrak ve benzeri delici silahlar genellikle savaşlarda düşmana uzaktan saldırmak için kullanılmasına karşın, bazen bu eserde olduğu gibi prestij göstergesi olan altın görüntüsünde tombaklama tekniği ile bakır malzemeye tatbik edilerek görkemli törenler, resmi geçitler ve merasimlerde uç kısmına sarılan bir tüy ya da kumaşla tuğ tepeliği veya sancak âlemi olarak da kullanılırdı. Türk tarihinde tuğ ve âlem hükümranlık ve bağımsızlık anlamları taşıyan, askerî ve siyasî bir güç, yetki işareti ve devlet geleneğini temsil eden önemli sembolik alametlerdir.
Resmi geçit ve törenlerde kullanılmak üzere üretilmiş, bugüne kadar hiçbir koleksiyonda eşine rastlanılmamış, tombak ve genel kondisyonu fevkalade durumda, ele geçmez gerçek bir koleksiyon parçası ve Osmanlı Maden Sanatı’nın günümüze ulaşmış müzelik eser statüsünde seçkin bir örneğidir.
Provenans: KOCABAŞ Koleksiyonu
(Eser, provenans mektubu ile birlikte teslim edilecektir.)
Uzunluk: 14 cm.
OSMANLI 18.YÜZYIL SARAY İŞİ ALTIN KAKMA MÜZELİK SULTANİ HANÇER
18.Yüzyıl sonu. Osmanlı. Saray işi. Usta damgalı. Sultani özelliklerde ve kallavi ebatlarda gümüşten mamül, yoğun altın vermeyli. Bıçağı çelikten, altın kakma ile Rumi üslubunda tezyinatlı. Her iki yüzündeki kitabelerde altın kakma ile mealen; “Ok, mızrak yarası iyileşir, dil yarası iyileşmez / Olasın daima zevk-ü sefa, ola ömrün günden güne ziyade” yazmakta. Olağanüstü görsellikte, üst düzey işçilik uygulanmış müstesna eserin tüm yüzeyi silme kabartma/repousse, kazıma/grave ve kumlama tekniği ile Osmanlı silahları ve sancaklarından oluşan tasarım harikası kompozisyonlara sahip asalet armaları ile dekorlu. Askı kancalı, pabuç ve ağız kısmı sarmal dekorlu, rokoko finalli. Fevkalade kondisyonda. Müzelik eser statüsünde ele geçmez koleksiyonluk şaheserdir.
BIÇAK: Çelik. Altın kakma ile Rumi üslubunda tezyinatlı. Kitabesinde altın kakma ile Molla Cami’den beyit yazılı. Mealen; “Ok, mızrak yarası iyileşir, dil yarası iyileşmez / Olasın daima zevk-ü sefada, ola ömrün günden güne ziyade”
SAP : Altın vermeyli gümüş. Kabatma/repousse, kazıma/grave ve kumlama tekniği ile görülmemiş görsellikte ve kalitede silme Osmanlı silahları ve sancaklarından oluşan kompozisyonlara sahip asalet armaları ile dekorlu.
KIN: Altın vermeyli gümüş. Askı kancalı. Eski Türkçe usta damgalı. Pabuç ve ağız kısmı sarmal dekorlu, rokoko finalli. Kabartma/repousse, kazıma/grave ve kumlama tekniği ile görülmemiş görsellikte ve kalitede silme Osmanlı silahları ve sancaklarından oluşan kompozisyonlara sahip asalet armaları ile dekorlu.
Provenans: Özel Koleksiyon
Uzunluk: 54 cm.
→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
Hançer, düz, ucu sivri ve eğri, iki yüzlü yani iki kenarı keskin kısa boyda kesici bir tür bıçaktır. Osmanlı döneminde Tanzimat’tan önce beldeki kuşağa yerleştirilen bir mertlik, kabadayılık ve prestij göstergesidir. Osmanlılar, hançeri üstün yetenekleriyle yapar, çoğunlukla kuşakta taşır ve ustalıkla kullanırdı. Padişahlar, sadrazamlar ve vezirler hançerlerini daima yanlarında bulundurur, keza bütün devlet büyükleri ve subaylarda hançerlerini yanlarında taşırlardı. Osmanlı sultanlarının, vezirlerinin ve devlet önde gelenlerinin taşıdığı hançerler diğerlerinden farklı olarak üst düzey sanat ve işçilik kalitesine sahip altın kakma, murassa veya şaşırtıcı tezyinata sahip örneklerdir. O dönemlerde hançerler yabancı hükümdarlara da armağan edilen ve sunulan en prestijli hediye idi.
OSMANLI 18.YÜZYIL SARAY İŞİ EJDER MOTİFLİ SULTANİ MÜZELİK KARABİNA
18.Yüzyıl. Osmanlı. Saray erkânından biri için özel olarak tasarlanılarak sultani özelliklerde imal edilmiş sustalı süngüye sahip çakmaklı Karabina tipi boru namlulu silah. Hiçbir müze ve koleksiyonda örneğine rastlanılmamış namlu üzeri özel mekanizmalı sustalı süngüsü mevcut. Tüfek tipi kabzası her iki yüzde “Mühür kimdeyse Süleyman odur” sözüne atfen Türk İslam Sanatı’nda çokça kullanılan “Hâtem-i Süleyman” (Mühr-ü Süleyman), horozu “Vech”, mekanizma bölümü ise “Ejder” motiflidir.
Silahtar Mustafa Paşa için özel yapılmış “Ejder” motifli bu tip boru namlulu bir silah Askeri Müze Koleksiyonu’nda Envanter No:2307 ile kayıtlıdır. Tüm ahşap yüzeyi gümüş ile “Afyon işi” tekniğinde yoğun stilize floral dekorlu, boru formunda uca doğru genişleyen namlusu, dipçik tabanı, tetik korkuluğu ve diğer bölümleri kazıma/grave tekniği ile aynı üslupta yoğun şekilde tezyinli ve Osmanlı Rokokosu motifler ile bezeli, yer yer altın vermeyli. Saraya özel yapım üst düzey eser fevkalade kondisyonda ve çalışır vaziyettedir. Ele geçmez nadirlikte müzelik şaheserdir.
Dünya Müzayedelerinde satışa sunulan benzer örnekler;
Bonham’s / İngiltere 24.11.2010 SatışFiyatı: 50.000 USD.
Christie’s / İngiltere 30.11.2009 Satış Fiyatı: 60.000 USD.
Müze Koleksiyonlarında bulunan benzer örnekler;
Askeri Müze Koleksiyonu - İstanbul / Envanter No: 7889 (Askeri Müze Koleksiyonları S.163)
Askeri Müze Koleksiyonu - İstanbul / Envanter No:2307 (Silahtar Mustafa Paşa için özel yapılmış “Ejder” motifli boru namlulu silah )
Deniz Müzesi Koleksiyonu - İstanbul / Karabina tipi silah
The Wallace Collection - Londra / Envanter No: 2086
Benaki Museum / Atina (Lord Byron’a sunulan Ali Paşa’nın silahı)
Provenans: Özel Koleksiyon
Uzunluk: 54.5 cm.
Süngü açık uzunluk: 72 cm.
→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
Osmanlı Devleti gerek eski Türk devletlerinden gelen askeri tecrübe ve teçhizat anlayışı gerek askeri teknolojilerin takibi ve gerekse bu teknolojilerin üretimi konusunda dengeyi çok iyi korumuş ve çağın gereksinimlerine ayak uydurmuştur. Askerliğe doğuştan yatkın olan Türklerde silah işlevselliğinin yanında estetiğiyle de ilgi konusudur. Osmanlı silahları biçimlerinin ve üstün niteliklerinin yanı sıra süslemeleriyle de sanat eseri niteliği taşır ve Osmanlı maden, tezhip, kuyumculuk, hat sanatlarının ortak ürünü niteliğindedir. Küçük bir beylikten bir imparatorluk haline gelen Osmanlı Devleti’nin büyümesinde en büyük faktörlerden birisi de kullanmış oldukları silahlar ve silah teknolojilerini iyi takip etmeleri etkili olmuştur. Osmanlılar silahlar konusunda kısa zamanda büyük gelişmelere meç atmışlar ve bu gelişmeleri kısa sürede dünyanın pek çok ülkesine ulaştırmışlardır. Osmanlı Devleti ateşli silahların ilk olarak geliştiği Orta Avrupa ve Balkanlara yakın olmanın ve hatta buraları erken zamanlarda fethetmenin ve diğer yandan bölgedeki madenlere sahip olmanın avantajını çok iyi bir şekilde değerlendirmiş ve neticesini almıştır. Osmanlı Devleti’nde ilk olarak tüfek imal edildiğine dair kayıtlar 1524-25 tarihlidir. Osmanlı devletinde top hariç ordunun ihtiyaç duyacağı hemen hemen her türlü savaş araç ve gereçleri “Cebeci Ocağı’nda imal edilip muhafaza edilirdi. Osmanlılar da tüfekler ve tabancalar, ateşleme mekanizmaları, nişangah sistemleri, kabza ve dipçik formlarıyla diğer ülke tüfek ve tabancalarından farklı özellikler gösterir.
OSMANLI SULTAN II.MAHMUD HAN TUĞRALI SARAY İŞİ MIZIKA-I HÜMAYUN ARMALI GÜMÜŞ SALDIRMA
19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Mahmud Han (1808-1839) tuğralı, sah ve çeşnili. Saray işi, kını her iki yüzde “Mızıka-ı Hümayun” armalı. Mızıka-ı Hümayun, Sultan II.Mahmud Han döneminde Asakir-i Mansure-i Muhammediye’nin yapısına uymadığı gerekçesi ile kaldırılan Mehterhane-i Hümayun’un yerine kurulan askeri bandodur. Yalın işçilikli, Osmanlı Rokokosu üslubunda dekorlu. Kabza topuzu ile kını repousse/kabartma ve kalemişi tezyinatlı, çamurluğu dragon formunda. Askı kancası mercan aplikeli gümüş püskül sallantılı. Sultani özelliklerde, emsaline zor rastlanılan koleksiyonluk eserdir.
Provenans: Özel Koleksiyon
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 45.sayfasında yer almaktadır.
Uzunluk: 49 cm.
Ağırlık: 310 gr.
OSMANLI 19.YÜZYIL SARAY İŞİ MURASSA MÜZELİK YELPAZE
19.Yüzyıl. Osmanlı. Müzeyyen (bezemeli) ve Murassa (mücevherli). Üst düzey mine işçiliği ile tezyinli eser gümüşten mamül olup değerli ve yarı değerli taşlarla bezelidir. Merkezinde ayyıldız motifi bulunan müstesna eserin fanı devekuşu tüyündendir. Yelpazecilik sanatı Osmanlı’da erken dönemlerde başlamıştır. Ustalarının en ünlüleri Kasımpaşa’lı A’rec (topal) Ömür Usta, Hazerfen Ali Efendi ve Müezzinzade Salih Efendi’dir. Literatüre göre Osmanlı’da 4 türlü yelpaze vardır. Bunlardan ortası mücevherli ve sapı murassa olup fanı beyaz kuş tüyü olanlar Saray-ı Hümayun’a ve küberaya yapılanlardır. Fevkalade kondisyonda. Emsalleri müze koleksiyonlarında bulunan, sanat değeri ve estetik yönü yüksek, ele geçmesi zor koleksiyonluk eserdir.
Provenans: Özel Koleksiyon
Ölçüler: 48 x 55 cm.
Sap: 28 cm.
FREDERICK JAMES KNOWLES (1874-1931)
“Sultanın Gözdesi”
İmzalı. Kağıt üzeri suluboya.
Orijinal altın varak “The Horner Galleries, Sheffield” etiketli çerçevesi içerisinde.
Provenans: Özel Koleksiyon
Ölçüler: 40 x 30 cm.
63 x 53 cm. (çerçeveli)
HAREM-İ HÜMAYUN / 19.YÜZYIL
“Oryantalist"
Anonim. Tuval üzeri yağlıboya.
Orijinal altın varak "Thurnam & Sons 1816 / Carlisle" etiketli muazzam çerçevesi içerisinde.
Sanatçının seçtiği canlı ve belirgin renkler, eserin tümünde öne çıkan ışık oyunları, kıyafetler, aksesuarlar, portrelerdeki başarı ..vs. ile eser belgesel ve görsel bir şölen sunmaktadır. 1800'lere tarihlenen Oryantalist Resim Sanatı’nın üst düzey sanat ve fırça kalitesine sahip müzelik eser standardında, koleksiyonluk bir örneğidir.
Provenans: Beyana göre eser döneminde Sadullah Paşa Yalısı’ndan çıkmıştır.
Ölçüler: 112 x 90 cm.
140 x 114 cm. (çerçeveli)
LOUIS DEVEDEUX (1820-1874)
“Gözdelerin Nargile Keyfi”
“Haremde Müzik”
İmzalı. Tuval üzerine yağlıboya. Harem Serisinden. Çift.
Paris École des Beaux-Arts’ta öğrenim görmüş, P.Delaroche ve Decamps ile beraber çalışmış, eserleri 1838’den itibaren Salon de Paris’de sergilenmeye başlanmış sanatçının, nadir ele geçen, çift olması sebebi ile de ayrıca önem arz eden “Sultan’ın Gözdelerinin Haremde Günlük Yaşam Sahneleri”ni ustaca resmettiği koleksiyonluk yapıtlarıdır. Orijinal altın varak çerçeveleri içinde
Referans: E.Benezit. Cilt:3 Sayfa:546
Ölçüler: 39 x 55 cm (her biri)
TURQUERIE SANATI MÜZELİK OSMANLI BANDO MIZIKA TAKIMI
18.Yüzyıl. Napoli. 1750-1790 tarih aralığı. Üst düzey sanatçı işi 4 adet figürden oluşan takım. Ahşap, terakota, polikrom ve tekstilden yapılmış. Ahşap kaide üzerinde yer alan her bir figürün kafaları, saçları, yüz ifadeleri, mimikleri, elleri ve parmakları gerçekçi ve birbirinden farklı olarak çalışılmış ve realist dönem kıyafetleri içinde tasvir edilmiştir. Münih Bavyera Ulusal Müzesi Koleksiyonu’nda Max Schmederer (1854-1917) Koleksiyonu’ndan intikal etmiş, muhtemelen aynı sanatçı tarafından yapılmış benzer figürler mevcut olup sergilenmektedir.
1721 yılında Osmanlı elçisi yirmisekiz Mehmed Çelebi’nin Paris’e gönderilmesi ile özellikle Fransa’da başlayan ve 18.Yüzyıl boyunca öteki Avrupa merkezlerine de yayılan Turquerie Sanat Akımı’nın estetik ve görsellik olarak son derece aykırı ve nadir, işçilik ve sanat kalitesi olarak da akıllara durgunluk verecek seviyede imal edilmiş, ele geçmez koleksiyonluk şaheserleridir.
Referans: Benzer örnek Münih Bavyera Ulusal Müzesi Koleksiyonu’nda mevcut olup, Envanter No: Krippen 108 / D52265 ile kayıtlıdır.
Yükseklik: 37.5 cm.
OSMANLI FES ALAMETİ SORGUÇ / BROŞ
19.Yüzyıl. Osmanlı. Gümüş montür üzerine takribi 3 karat eski kesim faklı boyutlarda elmas mıhlanmış eser broş olarak da kullanılabilecek şekilde tasarlanmıştır. Eserin benzer örneği, Sadberk Hanım Müzesi tarafından yayınlanan “Cevher / Jewel” kitabının 271.sayfasında 123 no’lu eser olarak yer almaktadır. Eser, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu'na Envanter No:14078-Z.511 ile kayıtlıdır. Fevkalade kondisyonda. Zenne fes formunda teşhir standı ile birlikte. Osmanlı Mücevher Sanatı’nın koleksiyonluk ve seçkin bir örneğidir.
Provenans: Özel Koleksiyon
Referans: Osmanlı Saray Mücevheri / Gül İrepoğlu
Ölçüler: 75 mm x 60 mm.
Ağırlık: 37 gr.
OSMANLI SARAY İŞİ SULTANİ SALTANAT ALAMETİ MÜZELİK FES SORGUCU
19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Abdühamid Han dönemi. 1876-1909 tarih aralığı. Saray işi, hanedan parçası. İmparatorluğun tüm ihtişamını gözler önüne serecek şekilde bir statü ve güç belirtisi olarak merkezinde Sultan II.Abdülhamid Han tuğralı Osmanlı Devlet Arması (Arma-i Osmanî) ve onu çevreleyen ışınlı floral çelenk formunda altın montür üzerine 10 karatın üzerinde elmas, yakut, zümrüt ve safir taşlar ile bezeli ve incilerle zenginleştirilmiş şekilde arkadan tek uzun iğne ile takılacak ve aparatı ile ikiye ayrılacak mekanizmaya sahip, kallavi ebatlarda ve sultani özelliklerde Saray erkânından Hanedan mensubu biri için özel olarak tasarlanılarak imal edilmiştir. Fevkalade kondisyona sahip müstesna eser gerek saray nakkaşları tarafından yapılan eşsiz tasarımı ve göz alıcı ihtişamı, gerekse sorguç olması sebebi ile üstlendiği belgesel önem ve kıymet sebebi ile Osmanlı Mücevher Sanatı’nın eşsiz bir başyapıtı, ele geçmez nadirlikte ve kıymette müzelik bir şaheseridir.
Eserin merkezinde bulunan Sultan II.Abdülhamid Han tuğralı Osmanlı Devlet Arması (Arma-i Osmanî) istenildiği takdirde arkada bulunan mekanizma sayesinde sorguçtan ayrılarak eserin küçük sorguç ya da broş olarak da kullanılmasına olanak verecek şekilde tasarlanmıştır. Eserin tasarımı merkezde iri taşlı menekşeden her iki yöne yükselen stilize floral tasarımlı bir çelenk ve tepede taçlandırdığı on köşeli yıldız ile oluşturulan bir iskeletin merkezine oturan Osmanlı Devlet Arması ile oluşturulmuştur. Eserde bulunan Osmanlı Devlet Arması tasarımında sancak, balta, kılıç, mızrak, top ve piştov gibi devletin azamet ve gücünü yansıtan semboller ve alametler de bulunmaktadır. Eser, iri badem formlu ve iri yuvarlak kesim elmaslar ile zenginleştirilmiş, zümrüt, yakut ve safir ile çok renk göz alıcı bir görselliğe kavuşturulmuş ve incilerle zenginleştirilmiş, merkezi Osmanlı Devlet Armasının önüne aplike masif altın bir alamet ile neticelendirilmiştir. Eserin ikiye ayrılıyor olması, sahibinin sorgucu törenlerde kullanmak için kallavi ebatlarda ve muazzam gösterişte yaptırdığını, seferde ise küçük şekilde sorguç olarak ya da gündelik yaşamında broş olarak kullandığını düşündürmektedir.
Provenans: Özel Koleksiyon
Referans: Osmanlı Saray Mücevheri / Gül İrepoğlu
Ölçüler: 95 x 85 mm.
OSMANLI HANEDAN ALAMETİ SARAY İŞİ SULTANİ MÜZELİK GÖĞÜS BROŞU
19.Yüzyıl. Osmanlı. Saray işi. Hanedan parçası. Osmanlı Hanedan Alameti müstesna göğüs broşu, Topkapı Sarayı mücevher atölyelerinde Ehl-i Hiref sanatkârları tarafından İmparatorluğun tüm ihtişamını gözler önüne serecek şekilde, bir statü ve güç belirtisi olarak Osmanlı Devlet Arması model alınarak altın montür üzeri elmas ve güvercin kanı yakut taşlar ile bezeli ve arkadan tek uzun iğne ile takılacak şekilde, kallavi ebatlarda ve sultani özelliklerde Hanedan mensubu biri için özel olarak tasarlanılarak imal edilmiştir. Topkapı Sarayı Hazinesi’nden muhtemelen hediye veya sultanların çeyiz eşyası olarak çıkmış, teşhir standlı orijinal muhafaza kutusu mevcut olan, fevkalade kondisyona sahip müstesna eser gerek saray nakkaşları tarafından yapılan eşsiz tasarımı ve göz alıcı ihtişamı, gerekse Hanedan’a ait olması sebebi ile Osmanlı Mücevher Sanatı’nın eşsiz bir başyapıtı, ele geçmez nadirlikte ve kıymette müzelik bir örneğidir.
Eser, Osmanlı’da saltanatın kudretini ve zenginliğini belli eden, güç ve yenilmezlik verdiğine, ruhu temizlediğine inanılan 5 adedi iri 220’den fazla elmas ile tehlike karşısında geçici bir kedere kapılındığında tercih edilen, güç, kudret ve şehveti temsil eden, Cevhername’lerde ki inanışa göre taşıyanı ateşin yakmayacağına zan edilen güvercin kanı renkte 69 adet yakut taş mıhlanarak tezyin edilmiştir.
Eserde, Osmanlı Devlet Arması’nda ki üslup devam ettirilerek simgesel anlamda “yıldız” hayatın sebebi, gündüz ve aydınlığın simgesi olarak halifeliği, “hilal” Osmanlı Devleti’nin Meliki padişahı, “silahlar” devlet gücünü, “çiçekler”de sevgi ve muhabbeti ifade etmektedir. Armanın tacındaki hilal bu eşsiz mücevherde hafif sola, batıya doğru çevrilmiş ve içindeki padişah tuğrası olan bölüm, üst üste binen beş köşeli iki yıldız ve merkezine iri bir taş ile rozet şeklinde uygulanmıştır. Osmanlı Devlet Arması’nda Osmanlı Sancağı ve Hilafet Sancağı olarak iki sancak bulunurken eserde sadece boydan boya sıralı yakutlar ile zenginleştirilmiş Osmanlı Sancağı’na yer verilmiş, sancağın nihayetlendiği yer uzun lale formlu bir fiyonk ile tamamlanmıştır. Diğer yönde en üstte “Baltacılar Ocağı”nın kullandığı tören silahı tek yüzlü teber (balta), altında ise Türklerin milli silahı ok ve mızrak bulunmaktadır. Eserin genelinde elmas bezemeler ile öne çıkarılmış, yer yer yakutlar ile zenginleştirilmiş manevi ilhamlar sebebiyle bulunduruldukları düşünülen ve Osmanlı’nın estetik yönüne dikkat çeken çiçek, dal ve yapraklar yoğun şekilde kullanılmıştır. Broşun iskeletini oluşturan kalın ok gövdesinin yüzeyi ise grave tekniği ile stilize floral motifler ile tezyin edilmiştir. Eserdeki en önemli detay sancağın finalinde yakutlarla bezeli Latin harfi şeklinde bir motifin tatbik edilmiş olmasıdır ki broşun intikal ettiği hanedan mensubu ailenin beyanına göre “S” okunan bu harf, broşun sahibi Sultan’ın baş harfidir.
PROVENANS: Osmanlı Hanedan Koleksiyonu
(Eser, provenans mektubu ile birlikte teslim edilecektir.)
Referans: Osmanlı Saray Mücevheri / Gül İrepoğlu
Ölçüler: 67 x 104 mm.
OSMANLI PRENSESİ NESLİŞAH SULTAN’A AİT MURASSA MÜZELİK ASA (BASTON) SAPI
“Devletlû İsmetlû Neslişah Sultan Aliyyetuş'şan Hazretleri’’
Padişah Sultan Vahdettin ve son halife Abdülmecit'in torunu Osmanlı Prensesi Neslişah Sultan’a ait. (1921-2012) Sultan için tasarlanmış ve şahsına özel yapılmış. Fildişi, mercan ve pırlanta. Dip kısmı vidalı eserin fildişi gövdesi sarık formunda tasarlanmış, mercanlar ile zenginleştirilmiş ve merkezi tek taş pırlanta ile neticelendirilmiştir.
Coco Chanel, Farah Pehlevi, Greta Garbo, Catherine Deneuve, Grace Kelly, Audrey Hepburn gibi dünya moda ikonlarından sayılan Neslişah Sultan ömrü boyunca kıyafet ve aksesuarları ile hep ön planda olmuştur. Fevkalade kondisyonda, dünya moda ikonlarından sayılan prensesin ikonik aksesuarlarından olması sebebi ile ele geçmez gerçek koleksiyonluk eserdir.
Provenans: Özel Koleksiyon
Ölçüler: 8 x 4 cm.
→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
Neslişah Osmanoğlu, Osmanlı Hanedan Defteri’ne kaydı yapılan son kişidir. Babası, son halife Abdülmecit’in oğlu Şehzade Ömer Faruk Efendi; annesi ise son Osmanlı padişahı Sultan Vahdettin’in kızı Sabiha Sultan’dır. Mısır Kral naipliği yapmış Prens Muhammed Abdülmunim’in eşi olan Neslişah Sultan, Osmanoğulları iktidardayken doğan son sultan ve son Mısır Kralı’nın da geliniydi. Osmanlı hanedan üyeleri yurtdışına sürgün edilene kadar Dolmabahçe Sarayı’nda yaşadı. Mısır’daki 1952 darbesinden sonra eşi “kral naibi” yapılınca Neslişah Sultan “kral naibi eşi” (Mısır’ın First Lady’si) oldu.
Marie Antoinette ile soylu kadınlar için de önemli bir aksesuar haline gelmiş bastonlar Avrupa'ya açılmanın hızlı yaşandığı 1850'li yıllardan sonra paşaların, yüksek dereceli devlet memurlarının ve Osmanlı yüksek sınıfının elinde görülmeye başlanmıştır. Osmanlı topraklarında, ince ve zarif bastonlar saygınlığın, kültürün ve nezaketin simgesi olmuş, Osmanlı aristokrasisi için bir güç gösterisi haline gelmiştir.
OSMANLI SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN'A AİT MÜZELİK KRİSTAL KADEH
19.Yüzyıl. 1876-1909 tarih aralığı. Hanedan parçası, Sultan için özel yapım. Fransa Kralı 15.Louis’nin kraliyet emri ile 1765 yılında kurulan dünyanın en ünlü kristal markası Baccarat tarafından Sultan II.Abdülhamid Han (1876–1909) için özel olarak tasarlanılarak imal edilmiş. Billur renk yüzeyi kesme tekniği ile çok zengin geometrik dekorlu, merkezindeki madalyon içerisinde kesme/grave tekniği ile uygulanmış Sultan II.Abdülhamid Han’ın tuğrası bulunmakta.
Eserin benzer örnekleri TBMM Milli Saraylar Dolmabahçe Sarayı kitabının 214. sayfasında yer almakta ve Dolmabahçe Sarayı Değerli Eşyalar Sergi Salonu’nda sergilenmektedir. Emsalleri müze koleksiyonlarında bulunan, padişaha özel yapılmış olması sebebi ile büyük önem taşıyan, fevkalade kondisyonda, gerçek koleksiyonluk eserdir.
Provenans: Özel Koleksiyon
Yükseklik: 17 cm.
FRANSIZ 19.YÜZYIL SÈVRES SULTAN ABDÜLAZİZ HAN TASVİRLİ ve TUĞRALI PORSELEN TABAK
19.Yüzyıl. Fransız. Sèvres imalat ve Chateau Paris damgalı. Altın kontürlü ve kobalt renk zeminli eserin etrafı ajurlu olup merkezine tasvir-i hümayun ve altın ile çekilmiş sultan tuğrası çalışılmıştır. Beyaz hamurlu, beyaz astarlı, renksiz şeffaf sırlı, halka tabanlı. Fransa’nın Sevres şehrindeki yine bu isimle anılan Fransız Hükümeti’nin himayesindeki kraliyet porselen fabrikasının ürünüdür. Fevkalade kondisyonda. Asaletin ve estetik mükemmelliğin temsilcisi olan Fransız Sèvres atölyelerinin nadir tesadüf edilen, Sultan tasvirli ve tuğralı, yüksek kıymete haiz koleksiyonluk üretimlerindendir.
Çap: 25 cm.
OSMANLI SULTAN ABDÜLAZİZ HAN TUĞRALI EMPERYAL MÜZELİK MURASSA ALTIN ENFİYE KUTUSU / PRESENTATION BOX
19.Yüzyıl. Osmanlı. İslam Halifesi ve Osmanlı Sultanı Abdülaziz Han (1861–1876) için özel yapım. Damgalı, 463 numaralı eser. Snuff box. Takribi 21 karat elmas mıhlanmış gövdesi altından dikdörtgen prizma formunda, merkezi aznavur üzerine yarı saydam kırmızı mine zeminli çevresi elmaslarla bezeli altın Sultan Abdülaziz Han tuğralı, tuğra etrafı elmas çerçeveli, dört köşesi elmaslardan oluşan hilaller ve çepeçevre elmas kartuş ile çevrili, yüksek yan kenarları ve arka yüzü kazıma/grave ve kalemişi tekniği ile Osmanlı Rokokosu üslubunda tezyinli. Müstesna eser, Osmanlı Saray Kuyumcuları kitabının Sultan Abdülaziz Dönemi bölümünde ilk eser olarak yer almaktadır. Fevkalade kondisyonda. Emsalleri Topkapı Sarayı ve diğer müze koleksiyonlarında bulunan, ele geçmesi zor yüksek kıymette gerçek müzelik eserdir.
Buruna çekilen ve kurutulmuş tütünden oluşan enfiye çekme alışkanlığı 17.Yüzyılda İngiltere’de yaygınlaşmış ve 18.Yüzyılda bütün dünyaya yayılmıştır. O dönem Osmanlı’da da üst düzey çevrelerde enfiye kullanımı başlamış ve 19.Yüzyılda yaygınlaşmıştır. Enfiye kutuları gerek Avrupa’da gerekse Osmanlı’da itibar gören üst düzey hediyelerden olmuş, önemli bir aksesuar ve prestij simgesi olarak kullanılmıştır.
Dünya Müzayedelerinde satışa sunulan yabancı İmparatorlara ait Murassa Altın Kutular;
Sotheby’s / ROMANOV HEIRLOOMS 30.11.2009 / Lot 80 Estimate: 115.000 - 150.000 USD Satış Fiyatı: 990.000 USD
Sotheby’s / RUSSIAN WORKS OF ART 01.12.2015 / Lot 420 Estimate: 300.000 - 450.000 USD Satış Fiyatı: 640.000 USD
Sotheby’s / RUSSIAN WORKS OF ART 01.12.2015 / Lot 419 Estimate: 180.000 - 270.000 USD Satış Fiyatı: 450.000 USD
Provenans: Bonham’s / Islamic & Indian Art 18.10.2016 / Lot 134
Literatür: Osmanlı Saray Kuyumcuları, Garo Kürkman / Sayfa:308 Eser No:1
Referans: Sultan Abdülaziz Han için yapılmış 465 numaralı benzer eser, Christie’s Müzayede Evi’nin 23.05.2014 tarihinde düzenlediği “The Collection of the Marquesses of Londonderry / The Raglan Collection” isimli müzayedesinde Lot 185 olarak satışa sunulmuştur.
Ölçüler: 10.2 x 6.8 x 2.8 cm.
Ağırlık: 286 gr.
→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
Enfiye, ince toz halinde bulunan, burun deliklerine çekilerek kullanılan bir tütün mamulüdür. Kullanan kişinin burun mukozasından kan dolaşımına geçer ve merkezi sinir sistemini etkileyerek etkisini gösterir. Tütün mamulleri tüketimi tarihinde ilgi çekici yeri ve müptelaları vardır. Kullanımı bundan 250 yıl kadar önce Avrupa saray sosyetesi arasında yaygınlaşmıştır. Bir dönem sarma tütün ve sigara taşımakta kullanılan tabaka gibi, enfiye de özel bir enfiye kutusunda taşınırdı. Porselen ve altın, gümüş gibi değerli madenlerden yapılanları, kullanıcının zevk sahibi ve varsıl sınıf mensubu olduğunun göstergesi sayılırdı. Kadınlar ve erkekler arasında keyif verici olarak kullanılan enfiye o zamanlar her yerde kolaylıkla bulunabiliyordu. Tütünün dumansız tüketimi şekillerinden olan enfiye kullanımı, 17. yüzyılda IV. Murat zamanında tütünün yasaklandığı dönemlerde artış göstermiştir. Osmanlı tarihine ilişkin yazılanlardan anlaşıldığına göre İstanbul’da enfiye satma hakkını haiz dükkân sayısı 1750 yılında 60 ‘a kadar çıkmıştır.
HANEDAN PARÇASI “ELGIN” MURASSA ALTIN CEP SAATİ
19.Yüzyıl. G.M.Wheeler ELGIN U.S.A. İmalat damgalı, seri numaralı. 18 ayar altın garanti damgalı. Sarı, kırmızı ve yeşil olmak üzere 3 renk altından imal. Kazıma/grave ve kalemişi tekniği ile üst düzey bezeme ve motiflerle tezyinli, pırlantalarla bezeli. Çift kapaklı, mine kadranının alt kısmı saniyeli. Fevkalade kondisyonda, çalışır durumda.
Provenans mektubu ile teslim edilecek eser dönemin Mısır Prensi varislerinden intikal etmiştir. Hanedan parçası olması sebebi ile ayrıca önem arz eden mücevher özelliğine sahip koleksiyonluk eserdir.
Provenans: Özel Koleksiyon
(Eser, provenans mektubu ile birlikte teslim edilecektir.)
Çap: 47 mm.
Ağırlık: 78 gr.
OSMANLI SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN DÖNEMİ SARAY İŞİ “NAHT SANATI” SALTANAT ARMASI
19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Abdülhamid Han (1876-1909) dönemi. Saray işi, alışılmışın dışında boyut ve tasarımda. Osmanlı Naht Sanatı’nın günümüze ulaşmış önemli örneklerinden olan müstesna eser ahşaptan kesme tekniğiyle yapılmış ve bordo renk kadife üzerine tespit edilmiştir. Naht Sanatı, Osmanlı’nın hemen her alanda sanatla iç içe ve sanata değer veren bir imparatorluk olduğunun canlı bir kanıtı niteliğindeki ahşap oyma sanatının, hattatlık ve tezyinat sanatları ile bir araya gelmiş hali olarak tanımlanabilir. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı Naht Sanatı’nın yüksek kıymette koleksiyonluk bir örneğidir.
Ölçüler: 103 x 57 cm.
OSMANLI ALTIN KAKMA MÜZELİK ENVERİYE HANÇERİ
Osmanlı. Sultan Mehmed Reşad Han dönemi. (1909-1918) Enver Paşa tarafından üst rütbeli Türk ve Alman subaylara hatıra olarak hediye verilmek üzere sınırlı sayıda yaptırılmış eserin ön yüzünde altın kakma ile Sultanın tuğrası, ay-yıldız motifi, Osmanlıca “Tüfenk Fabrikası” yazısı, “257” seri numarası, “Hicri 1332” tarihi ve “M.K” inisiyali bulunmakta, arka yüzünde ise yine altın kakma olarak “Kelime-i Tevhid” yazmaktadır. Orijinal altın vermeyli kını kemer kancalıdır.
Osmanlı Askeri Eserler'in en kıymetlilerinden kabul edilen ve altın kakmasına çok zor tesadüf edilen Enveriye fevkalade kondisyondadır. Son derece nadir, gerçek koleksiyonluk eserdir.
Provenans: Özel Koleksiyon
Uzunluk: 36 cm.
TÜM ZAMANLARIN EN ŞIK LİDERİ ATATÜRK’ÜN GÜDERİ CEKETİ
“Eserin satışından elde edilecek gelirin bir kısmı Türk Eğitim Vakfı (TEV)’na bağışlanacak, diğer kısmı ise özel ilgi ve tedaviye ihtiyacı olan kimsesiz çocuklar yararına vakıf kurulmasında değerlendirilecektir.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ait kahve tonlarında, geniş yakalı, arkadan kemerli, çift cepli, 6 düğmeli kruvaze uzun güderi ceket. Atatürk’e en yakın kişi, uzaktan akrabası, çocukluk arkadaşı ve başyaveri Salih Bozok (1881-1941) menşeli. Eser, ilk Ankara Çengelhan’daki Atatürk Odası’nda, sonraki 10 yıl süresince günümüze kadar İstanbul Rahmi M. Koç Müzesi’nde sergilenmiştir.
Eserin Atatürk’ten intikali şu şekildedir; Atatürk bir gün başyaveri Salih Bozok’un evine yemeğe gider, üzerinde de bu ceket vardır. Oradan ayrılırken ceketini Salih Bozok’un evinde unutur. Salih Bozok da Ata’nın rızası ile ceketi geri vermez ve hatıra diye muhafaza altına alır, saklar. Bozok Ailesi’nde üç kuşak korunan bu miras önce Derimod’un kurucusu Merhum Hasan Yelmen’e ondan da manevi kızı Sayın Sinem Kalkan’a intikal eder. Tüm evrak ve dökümanlar mevcuttur, eser ile birlikte asılları teslim edilecektir.
*Gazinin Son Tanıkları Anlatıyor ‘O DAİMA ŞIKTI’” isimli kitaptan; Seyahatlerinde daha çok tüvit takımını, GÜDERİ CEKETİNİ, riding coat tarzındaki jokey pantolonlarını giyiyordu…
Evrak ve Dökümanlar: M.S.Bozok imzalı provenans mektubu, Müze giriş evrakları, Müze teslim tutanağı, Eser ile ilgili özel ve kişisel yazışmalar.
Referans: Gazinin Son Tanıkları Anlatıyor “O DAİMA ŞIKTI” / Hazırlayan; Nebil Özgentürk - Emre Kongar, Hasan Yelmen
Sergi: Atatürk Odası / Ankara 2011
Rahmi M. Koç Müzesi / İstanbul 2011 – 2021 (Şubat)
Ölçüler: 95 x 50 cm.
OSMANLI 19.YÜZYIL HAKKÂK OSMAN YUMNÎ KETEBELİ İSTANBUL ŞEHREMİNİ (BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ) GÜMÜŞ MUHASİB MÜHRÜ
19.Yüzyıl. Osmanlı. Gümüş. Sultan II.Abdülhamid Han tarafından liyakat madalyası ile onurlandırılan Osmanlı’nın en önemli hakkâkı Osman Yumnî (1839-1919) ketebeli, Hicri 1309 tarihli. Grave/kazıma tekniği kullanılarak Eski Türkçe istifli hat ile “İstanbul Birinci Daire-i Belediye Muhasib Muhip, 1309 Yumnî Osman” ibareli. Tanzimat sonrası İstanbul Belediyesi 1.Daire Saymanı Muhib’e ait. Oval formlu müstesna mührün zarif tasarımlı tutma sapı tomurcuk finalli zincire sahip.
Hakkâk Yumnî Efendi ketebeli resmi/şahsi mühür ve damgalar birçok müze ve özel koleksiyonda mevcuttur. Fevkalade kondisyonda. Belgesel özellik taşıyan, el geçmesi zor müzelik eserdir.
Çap: 2.1 cm.
Ağırlık: 23 gr.
→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
Osman Yumnî, H. 1255/M.1839 yılında Trabzon’da doğdu. Sıbyân mektebini bitirdikten sonra kendini sanata hasrederek, Ca’ferzâde Rif‘at Efendi’den tezhîb sanatını öğrenmeye başladı. Ayrıca fenn-i hakkaki öğrenip hüsn-i hat dersleri de aldı. İcâzetini aldıktan sonra İstanbul’a giderek, Hezargradlızâde Seyyid Ahmed Atâ’ullah Efendi’nin öğrencilerinden Hüseyin Hüsnî Efendi’ye bağlandı. Ondan da mezun olduktan sonra bir dükkan açarak, hakkaklık ve müzehhiblik yapmağa başladı. San'atındaki kudreti sayesinde kısa zamanda şöhret sahibi oldu. Hatta Sultan II.Abdülhamid Han tarafından liyakat madalyası ile ödüllendirildi. 1919 yılında vefât ederek Aşiyân Mezarlığı’na defnedildi.
19.YÜZYIL “JOSEPH SCHRANZ” İMZALI İKİ ADET TAKIM İSTANBUL PANORAMASI
“VUE GENERALE DU BOSPHORE DE ROUMELI-HISSARI A LA MER NOIR”
“VUE GENERALE DU BOSPHORE DE CONSTANTINOPLE A ROUMELI-HISSARI”
19.Yüzyıl. Eserleri ile Sultan Abdülmecid Han’ın büyük beğenisini ve takdirlerini kazanan Joseph Schranz’ın 1853 yılında yayınlanan “Le Bosphore” isimli eserinde yer alan ve sanatçının Payitaht İstanbul’da on altı sene yaşadıktan sonra edindiği birikimle, 1840 yılından sonra resmettiği son derece detaylı ve atmosferik, “Schranz & Percheron a Constantinople” kabartma/gofre klişeli litografi tekniğinde iki adet İstanbul panoraması. Fevkalade kondisyonda, olağanüstü görsellikte, belgesel özellik taşıyan ele geçmesi zor koleksiyonluk eserlerdir.
Eserler “Schranz & Percheron a Constantinople” kabartma/gofre klişelidir. Eserlerin merkezi “Vue Generale du Bosphore de Roumeli-Hissari a La Mer Noir (Prise d’Asie) / Boğaz’ın Rumeli Hisarı ve Karadeniz’e doğru genel manzarası (Asya tarafından)” ve “Vue Generale du Bosphore de Constantinople a Roumeli-Hissari (Prise d’Asie) / İstanbul Boğazı’nın Rumeli Hisarı genel manzarası (Asya tarafından)” ibarelidir. Eserlerde tüm semt, lokasyon ve coğrafi isimler sanatçı tarafından not düşülmüştür. Bilindiği üzere J.Schranz’ın Sultan Abdülmecid Han’a sunduğu “Panorama du Bosphore” isimli albüm, İstanbul Boğaz’ının tamamını tasvir eden iki panorama içermektedir. Kırım Savaşı esnasında resmedilmiş bu panoramalar ressamın olağanüstü gözlem gücünü yansıtmaktadır. Shranz’a ait benzer panoramalar Cornucopia dergisinin 57. sayısında (2018) yer alan, Briony Llewellyn’in “The Painter Who Vanished” başlıklı makalesinde yayınlanmıştır.
Provenans: Özel Koleksiyon
Ölçüler: 33 x 178 cm. (her biri)
MISS PARDOE (1806-1862) ve WILLIAM H.BARTLETT (1809-1854) GÖZÜYLE İSTANBUL SEYAHATNAMESİ
"Beautés du Bosphore / George VIRTUE, London 1838"
19.Yüzyıl. 1838 baskısı, Fransızca, 164 sayfa, 79 gravür. Altın işlemeli, sırtı ve kapağı meşin orijinal cildinde. 1835 yılında İstanbul’a gelen Miss Pardoe şehrin büyüsüne kapılarak 9-10 ay gibi kısa bir süre İstanbul’da kalmıştır. Sultan II.Mahmud’un başta olduğu bu dönemde İstanbul’un eşsiz doğa güzellikleriyle dolu Boğaziçi’ni, halkın eğlence yerlerini, anıtlarını ve çarşılarını dolaşmış, Saray’ın düğün alaylarına katılmış, çeşitli sosyal konumdaki kişilerin konaklarında bulunmuştur.
Bu kitabı diğer anı kitaplarından ayıran en önemli özelliği kuşkusuz bir kadının yazmış olmasıdır, çünkü o dönem bir erkeğin giremediği yerlere girip oraları anlatması, Osmanlı kadınlarının kendi aralarındaki eğlencelerini, onların ağzından aşk hikayelerini yazması, aynı zamanda askeri ataşe babası sebebiyle Selimiye Kışlası’na, Harbiye Mektebi’ne de girip olup bitenleri öğrenerek aktarması seyahatnamesini eşsiz yapmaktadır. Doğaya ve şiire tutkun Par¬doe, gördüklerini en ince ayrıntısıyla adeta resmeder gibi be¬timlemiştir. Bartlett ise Pardoe’nun kitabını resimlemek için 1835’te İstanbul’a gelmiştir. Tanzimat dönemi İstanbul’unu yabancı bir kadının gözünden anlatan, ünlü İngiliz sanatçı Bartlett imzalı etkileyici 79 adet gravür ile taçlanmış yüksek kondisyona sahip bu seyahatname, edebiyatın klasikleri arasında yer alan gerçek koleksiyonluk eserdir.
Provenans: Özel Koleksiyon
Ölçüler: 27 x 22 cm.