• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

MÜZELİK ve KOLEKSİYONLUK ESERLER MÜZAYEDESİ | 25

  • Kategori: Obje
Lot: 12 » Obje

OSMANLI 19.YÜZYIL BRONZ SALTANAT ARMASI

"ARMA-İ OSMANÎ"

19.Yüzyıl başı. Osmanlı. Bronz, altın vermeyli, zemini abanoz. Osmanlı Devleti’ni Düvel-i Muazzama’nın üyesi yapma çalışmalarının görsel bir ürünü olarak ortaya çıkan İmparatorluk Arması’nın erken dönem örneklerinden. El oyma stilize kabartma floral motiflerle oluşturulmuş “Abanoz” zemine gömülmüş. Fevkalade kondisyonda. Emsaline rastlanılmamış, yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk eserdir.

Çap: 42 cm.

Abanoz eski çağlardan beri çok değerli sayılmıştır. Pek çok imparator ve kral abanozdan asalar yaptırmış, hatta zehirin etkisini giderdiğine inanarak abanozdan kadehler kullanmıştır. Tevrat'ta tarihi Sur kentindeki abanoz ticaretinden söz edilmektedir. Ayrıca Binbir Gece Masalları'nda anılan değerli mallardan biri de abanozdur.

Detaylar
Lot: 76 » Obje

TURQUERIE 19.YÜZYIL PULAT VAZO

19.Yüzyıl. İngiliz. Kallavi ebatlarda. Turquerie Sanat Akımı’nın estetik ve görsel yönü yüksek görülmemiş örneklerinden. Altıgen kaideli ve şişkin gövdeli, dar uzun boyunlu, dışa açık ağızlı, bilezikli. Dikey dilimli gövde yüzeyindeki madalyonlar yağlıboya ile “Oryantalist” konulu resimler ile tasvirli. Merkezinde ''Osmanlı Asilzade'' portresi yer almakta. Altın yaldız bezemeli. Pulat eserler, 18.Yüzyılın sonunda Batı’da yapılmaya başlanmış, 1851 yılındaki Büyük Dünya Fuarı’nda (The Great Exhibition) ilk defa sergilenmiş, 19. yüzyılda ise Osmanlı’nın günlük yaşamının bir parçası olarak Osmanlı pazarında görülmeye başlanmıştır. Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde başta İstanbul Galata ve Haliç bölgesinde, çoğunluğu Yahudi tüccarlar tarafından yerel atölyelerde üretilmeye başlanmıştır. Pulat eserlerin el işçiliği kullanılarak üretilmiş olmaları ve üretim aşamaları dikkate alınırsa bu eserler “sanat” ve “zanaat” arasındaki ince çizgide durarak çok değerli kültür varlıkları arasında yer almaktadır. 1721 yılında Osmanlı elçisi yirmisekiz Mehmed Çelebi’nin Paris’e gönderilmesi ile özellikle Fransa’da başlayan ve 18.Yüzyıl boyunca öteki Avrupa merkezlerine de yayılan Turquerie Sanat Akımı’nın yüksek kıymette, ele geçmez koleksiyonluk örneğidir.

Ölçüler: 75 x 29 cm.

Detaylar
Lot: 79 » Obje

OSMANLI 18.YÜZYIL SELVİLİ “EDİRNEKÂRİ” PANO GRUBU / 5 PARÇA

18.Yüzyıl. Osmanlı. Edirnekâri. Ihlamur ağacı üzerine tempera boya ve zengin altın yaldız kullanılarak imal edilmiş 5 parçadan oluşan takım. Eserlerin merkezi Türk Kültürü’nde önemi büyük “Hayat Ağacı / Selvi-Servi” dekorlu. Hayat ağacı sembolü cenneti, ebediyeti, çoğalmayı, suyu, yağmuru, bereketi ve soyu kullanıldığı yere göre simgeler. Selçuk ve Osmanlılarda cenneti temsil ve uzun ömrü göstermesi bakımından camilerde, minyatürlerde, halı-kilimlerde, Kâbe örtüsü kumaşlarında ve özel objelerde kullanılmıştır. Topkapı Sarayı’nın hemen her köşesinde tüm ihtişamıyla göze çarpan, en güzel örneklerine Sultan III.Murad Han döneminde rastladığımız Edirnekâri Sanatı’nın ele geçmez yüksek kıymette koleksiyonluk örnekleridir.

Ana Parça ölçüsü : 22 x 21 cm.
Yan Parçalar: 21 x 13 cm. (her biri)

Osmanlı Ahşap işçiliği Anadolu'da Selçuklu döneminde gelişip, kendine özgü bir karakteristik niteliğe bürünmüştür. Selçuklu ve Beylikler dönemi ağaç eserler genellikle mihrap, cami kapısı, dolap kapakları gibi mimari elemanlardan oluşan usta işi eserlerdir. Osmanlı dönemine gelindiğinde sadeleşen eserler sehpa, kavukluk, yazı takımı, çekmece, sandık, kaşık, taht, kayık, rahle, Kur'an muhafazası gibi gündelik kullanım eşyalarının yani sıra; pencere, dolap kapağı, kiriş, konsol, tavan göbeği, mihrap, minber ve sanduka gibi mimari yapıtlarda da uygulandığını görüyoruz. Ağaç işçiliğinde kullanılan malzemeler daha çok ceviz, elma, armut, sedir, abanoz, ıhlamur ve gül ağacından oluşuyor. Koleksiyoncular tarafından en fazla ilginin gösterildiği ve değer olarak da en yüksek ivmeyi kazanan eserler ise Edirnekari ve Eser-i İstanbul/İstanbul işi olarak adlandırılan eserlerdir.

Edirnekari, 14.Yüzyıldan başlayarak Edirne’de ahşap üzerine oyma, yaldızlama ve boyama biçiminde yapılan süslemelerin genel adıdır.  Edirne’ye has manasında “Edirnekari” olarak adlandırılan ahşap işçiliği Türk Ahşap Sanatı’nda 16. Yüzyıldan itibaren Edirne gibi İstanbul’da da ahşap sanatçılarının uyguladığı bir tekniktir. Genelde çok renk bitkisel motifler kullanılarak lake tekniğinde ve tempura boya kullanılarak yapılan ve Türk geleneksel evlerinin ve saraylarının tavan süslemelerinde, kapı, dolap, sandık, kavukluk, rahle, cilt kapakları gibi dekorasyon elemanlarında uygulanmaktadır. Edirnekâri, 19.Yy’ın ortalarına kadar kullanıldı ve büyük ustalar yetişti. Barok tarzında ancak Osmanlı’ya özgü bir stilde yapılan oyma ve kakma işçiliği ile lake tekniğinin buluştuğu bu güzel eserler Topkapı Sarayı’nın hemen her köşesinde tüm ihtişamıyla göze çarpmaktadır.

Detaylar
Lot: 160 » Obje

FRANSIZ 19.YÜZYIL “F.BARBEDIENNE” ve “F.LEVILLAIN” İMZALI (RÖLYEFLİ) BRONZ CENTER-PIECE

19.Yüzyıl. Fransız. “Ferdinand Barbedienne, Paris” ve “Ferdinand Levillain” imzalı. Bronz. Rölyefli, altın vermeyli. Türünün göz alıcı ve koleksiyonluk örneğidir.

Ölçüler: 9 x 27 cm.

Gerçek bir romantizm temsilcisi olan Fransız heykeltraş ve girişimci Ferdinand Barbedienne (1810-1892) tüm hayatı boyunca dönemin en iyi ressam, heykeltraş ve tasarımcılarıyla çalışmıştır. Zanaati el üstünde tutulan Barbedienne, 1865 yılında Bronz Zanaatçıları Sendikası’na başkan olarak seçilmiş ve 20 yıl boyunca başkanlığı sürdürmüştür. Yüksek kalite malzeme ve işçiliği ile uluslararası sergilerde çok sayıda madalya kazanmıştır. Albert Süsse, Barbedienne için ulusun gururu ifadesini kullanmıştır.

Detaylar
Lot: 169 » Obje

EDİRNEKÂRİ HAT LEVHA

“Besmele-i Şerif”

20.Yüzyıl başı. Edirnekâri. Ihlamur ağacı üzerine üst düzey oyma işçiliği ile koyu Edirne yeşili tempera boya ve zengin altın yaldız kullanılarak imal edilmiş. İstifli hat ile “Besmele-i Şerif” yazmakta. Fevkalade kondisyonda. En güzel örneklerine Sultan III.Murad Han döneminde rastladığımız, ahşap ve hat sanatının harmanlanarak birlikte yorumlandığı eserlerin, geç dönem yüksek sanat kalitesine sahip gösterişli ve koleksiyonluk bir örneğidir.

Ölçüler: 44 x 61 cm.

Osmanlı Ahşap işçiliği Anadolu'da Selçuklu döneminde gelişip, kendine özgü bir karakteristik niteliğe bürünmüştür. Selçuklu ve Beylikler dönemi ağaç eserler genellikle mihrap, cami kapısı, dolap kapakları gibi mimari elemanlardan oluşan usta işi eserlerdir. Osmanlı dönemine gelindiğinde sadeleşen eserler sehpa, kavukluk, yazı takımı, çekmece, sandık, kaşık, taht, kayık, rahle, Kur'an muhafazası gibi gündelik kullanım eşyalarının yani sıra; pencere, dolap kapağı, kiriş, konsol, tavan göbeği, mihrap, minber ve sanduka gibi mimari yapıtlarda da uygulandığını görüyoruz. Ağaç işçiliğinde kullanılan malzemeler daha çok ceviz, elma, armut, sedir, abanoz, ıhlamur ve gül ağacından oluşuyor. Koleksiyoncular tarafından en fazla ilginin gösterildiği ve değer olarak da en yüksek ivmeyi kazanan eserler ise Edirnekari ve Eser-i İstanbul/İstanbul işi olarak adlandırılan eserlerdir.

 

Edirnekari, 14.Yüzyıldan başlayarak Edirne’de ahşap üzerine oyma, yaldızlama ve boyama biçiminde yapılan süslemelerin genel adıdır.  Edirne’ye has manasında “Edirnekari” olarak adlandırılan ahşap işçiliği Türk Ahşap Sanatı’nda 16. Yüzyıldan itibaren Edirne gibi İstanbul’da da ahşap sanatçılarının uyguladığı bir tekniktir. Genelde çok renk bitkisel motifler kullanılarak lake tekniğinde ve tempura boya kullanılarak yapılan ve Türk geleneksel evlerinin ve saraylarının tavan süslemelerinde, kapı, dolap, sandık, kavukluk, rahle, cilt kapakları gibi dekorasyon elemanlarında uygulanmaktadır. Edirnekâri, 19.Yy’ın ortalarına kadar kullanıldı ve büyük ustalar yetişti. Barok tarzında ancak Osmanlı’ya özgü bir stilde yapılan oyma ve kakma işçiliği ile lake tekniğinin buluştuğu bu güzel eserler Topkapı Sarayı’nın hemen her köşesinde tüm ihtişamıyla göze çarpmaktadır.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 1
sonraki