• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

MÜZELİK ESERLER MÜZAYEDESİ | 32

Arthill Müzayedeleri, konusunun en değerli uzman ve otoritelerinin ekspertiz ve katkıları ile hazırlanmakta, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler Müzesi, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanlarının onayı ile gerçekleşmektedir.

Eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. Eserler ile ilgili olarak +90 538 833 1391 no'lu telefondan bilgi alabilir, ayrıca randevu oluşturarak The Ritz-Carlton Residence'daki adresimizde koleksiyonu yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.

Müzayedelerimizde uygulanan komisyon oranı %15, KDV oranı ise %20'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra "7" (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TCMB" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %30 aracılık hizmeti uygulanır.

Lot: 1 » Hat

SULTAN ABDÜLMECİD HAN TUĞRASI

“Mehmed Haşim Efendi”

19.Yüzyıl. Osmanlı. Zerendut Hat Levha. Ketebeli. Çivit mavisi zemin üzerine altın kullanılarak zerendut tekniği ile tatbik edilmiş. Levhada, ışınsal oklar (Mecid Şemsesi) içerisinde istifli sülüs hat ile “Abdülmecid Han bin Mahmud el-muzaffer daima” tuğrası, tuğranın sağında “mahlas” olması gereken yerde Rokoko üslubu floral motif, sol altta ise “Mehmet Haşim Efendi” şeklinde ketebesi yer almaktadır. Sultan Abdülmecid Han Tuğrası’nın etrafında dilimli elips bir çerçeve bulunmakta, bu çerçevenin etrafından altta kısa, üstte daha uzun ışınsal oklar çıkmaktadır.

Hattat Mustafa Râkım Efendi’nin manevi evladı ve öğrencisi olan Mehmet Haşim Efendi, “Sultan Mahmud Hân-ı Sânî Türbesi”nin yazılarını tersîm ve tahrîr etmiş ve Sultan Abdülmecid Han tarafından ödüllendirilmiştir. Türk Hat Sanatı’nın yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk bir şaheseridir.

Referans: Türk Hattatları, Şevket RADO / Sayfa:132

Ölçüler: 57 x 39 cm.

Aslen Çerkes olup küçük yaşta Hattat Mustafa Râkım Efendi’nin hanesine giren gılmândandır. Zekası ve yeteneği ile dikkati çektiğinden Râkım Efendi tarafından manevi evlad addedilerek eğitimine itina edilmiş, hatta bizzat kendisi tarafından hüsn-i hat dersleri verilmiştir. Yazıda başarılı olunca zamanla Sikke-i Hümâyun ressamlığı, Hâcegan Rütbesi ve Darbhâne-i Â’mire Ser-sikkekenliği’ne terfi etmiştir. Mustafa Râkım’ın son yıllarında felç geçirmesi üzerine, Nusretiye Cami’nin kuşak yazılarının tamamlanmasında hocasına yardım etmiştir. Üstadı Mustafa Râkım Efendi’nin türbesindeki yazıları da kaleme aldığı sanılmaktadır. Ayrıca Sultan Mahmud Hân-ı Sânî Türbesi’nin yazılarını da tersîm ve tahrîr etmiş, türbenin H. 15 Şabân 1256 / M. 12 Kasım 1840 tarihindeki Sultan Abdülmecid’in huzurunda gerçekleştirilen küşadında yüklü bir atiyyeye nail olmuştur.

Detaylar
Lot: 2 » Hat

SULTAN II.MAHMUD HAN TUĞRASI

“Kebecizâde Mehmed Vasfî Efendi”

19.Yüzyıl başı. Osmanlı. Ketebeli. Hicri 1234 tarihli. Açık renkli zemin üzerine is mürekkebi kullanılarak istifli sülüs hat ile tatbik edilmiş. Levhada, “Mahmud Han bin Abdülhamid el-muzaffer daima” tuğrası, tuğranın sağında “Adlî” mahlası, sol atta ise talik hat ile “Kebecizâde” şeklinde ketebe ve tarih yer almaktadır. Sultan II.Mahmud Han tuğrasının sol üst kısmına ise Rokoko üslubunda altın yapraklı bir “Türk Buketi” tatbik edilmiştir.

Sultan IV.Mustafa ve Sultan II.Mahmud Han’ın şehzadelikleri döneminde hat hocaları olan Kebecizâde, Sultan II.Mahmud Han’a icâzet vermiş, saltanatı döneminde ise “Kâtib-i Sultâni” olmuştur. Sultan’ın inâyetiyle Hac vazifesine giderken görevini “Mustafa Râkım Efendi”ye devretmiştir. Türk Hat Sanatı’nın yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk bir şaheseridir.

Provenans: Osmanlı Kadın Ressamlardan Nevzat Hanım Aile Koleksiyonu

Referans: Türk Hattatları, Şevket RADO / Sayfa:202

Ölçüler: 30 x 25 cm.

Kebecizâde, Konyalı Ebûbekir Râşid Efendi’den Hicri 1181’de (1767) icâzet aldı. Galatasaray’da ve Topkapı Sarayı’nda hat hocası olarak uzun yıllar çalıştı ve birçok talebe yetiştirdi. Şehzâde Mahmud’un 1809’daki cülûsu üzerine “Kâtib-i Sultânî” olup “Ser Halka-i hoş-nüvisân” makamına nail olduğu gibi “da’î-i Hass-ı Cenâb-ı Cihân-bânîlerinde” bulundu. Sultan II.Mahmud Han’ın henüz tahta geçmeden önce yazdığı bir hilye-i şerifin altına Kebecizâde şu izin cümlesini yazmıştır; “Ammâ ba‘dü, bu hatt-ı latîf ve kelâm-ı münîf Hazret-i Şeyh İbnü’ş-Şeyh Hamdullah Efendi’nin intihab ettiği kavâid rüsûmu üzere sâhibü’l-hatt-ı hümâyun azametlü, mehâbetlü, kudretlü İbnü’s-Sultân Şehzâde Mahmûd-ı Adlî İbnü’s-Sultân Abdülhamîd Han İbnü’s-Sultân Ahmed Han efendimiz hazretlerinin istihkākı nümâyan olmağla hilyeleri ve kitâbetleri zeylinin ketebe tahrîrine izin verildi. Hüve’l-üstâd Mehmed Vasfi, 1222” (1807)”

Detaylar
Lot: 4 » Hat

HAKKÂKZADE MUSTAFA HİLMİ EFENDİ KETEBELİ “EDİRNEKÂRİ” VİLÂDETNAME

"Tarih-i Şehzade-i Sultan Mehmet"

19.Yüzyıl başı. Osmanlı. Saray işi. Edirnekâri. Saray Hattatı Hakkâkzade Mustafa Hilmi Efendi ketebeli. Hilye-i Şerife formunda tasarlanmış. Sultan II.Mahmud Han’ın Şehzadesi Mehmed’in doğumu için yazılmış el çekme tarih manzumesi “Tarih-i Şehzade-i Sultan Mehmet”. Stilize lalelerle tezyinli, tempera ve altın yaldız bezemeli. Taç bölümü ve merkezdeki metnin çevresi zerendud tekniği ile (altın ile) celi sülüs hatla “Tarih-i Şehzade-i Sultan Mehmet, İbn-i Sultan Mahmud Han-ı Adli el-Gazi el-Mücahit fî sebîlillah veffek Allahu Teâlâ” yazılı.

Müstesna eserin merkezinde ahşap üzerine yapıştırılmış aharlı ve nohudi kâğıt üzerine is mürekkebi ve nesih hatla şehzadenin doğumu için yazılan “Vilâdetname” yer almakta, satırların araları altın beynessütur ile bezenmiş. Vilâdetname’de “Sultan Mehemmeddir benam, Şehzade-i vala-nijad” beyitini takiben şehzadenin Kuran-ı Kerim’in nazil olduğu ayda doğduğu belirtilmektedir. Özel yapılmış çerçevesi içerisinde. Emsaline bugüne kadar rastlanılmamış yüksek kıymette ele geçmez müzelik şaheserdir.

Ölçüler: 100 x 40 cm.
Çerçeve Ölçüsü: 120 x 70 cm.

Viladetname; Şükür-ü sipah olsun sana eyvah-i bihayril murat / İhsanın daima müzdade bir cümle ibat / İnamı tamm bigüman dünyayı kıldı samdan şahen önce oldu yine halk cihan dilhuş / Ve mesruril fuad / Şahen sehi alem cenah mahmud-i han-ı daatkar sab eyledi / Anillah bir vakfı dilhavahut müracaat zirli ilahi müstean odur mülazi bi kesan her pisesi emaurl eman / Endişesi adli ile dahi şol rütbede Ruşen dil-i mati kalbi münceliyim fikri / Dakiki bir kılıter yahut eyler itimat ömrü hümayunu füzenede hüda hayrün / Ekdardan olan Masun olan ol saliki rahi reşad yani ona rabbil enam verdi yine bir mahi tam-ı sultani muhabbettir / Benam şehzade-i vala Nejat olmah de kuran nüzul etmişti bi şekkül zühul doğdu ham namı resul dilgan-ı cavi oldu küşat da serbeser mahisiyam-ı eyyam-i ilk oldu  bi tamam / Lütf eyleyip ola yemam saimlari hep kıldı şaad / Salı günü nisbi nehat olmuş idi husudi var envarını etti nişan ol mahi pakizede Nihat bulsun o nüshet ettiğimiz dünden güne neşvu nema handan olsun daima / hak ömrüne ede Nejat şakirdeki bu tesbihi tam adlidan oldu meh gibi nur-i Muhammed müstefat / Hamdenali li rabbil alemin Ahmedu beda sebis savimin levh felahun alel felal ayneki nisri habibi teala cümle fihi kebhedu ve sema mühemma lizake velihidi bi kasdi ellezi fihi yevmedi fehümrehül hallagu örmen mutevellen meal ihveten ebrari fihi müserretin feyerrehu bi maliki sülbü Mahmuden sevegna mücemmin ve emrün mühennedü ve tansidür emali fihi lifaklihe gayril devleti meyyedü dainnete ya vessafü fethü lehü hayrin feinne zikrihi leyse yen fedü feshane anil ekdar / İyyahü bütün vesellemahül velev azimül müemmet cedü veha ena şakirün kelimü dü aleykim fesellu minküm nazraten teferrücüdü vechi bi tarihin itmame teammeten semen nesli Mahmud edae muheme.

Hakkakzade lakabı ile meşhur olan Mustafa Hilmi Efendi, sülüs ve nesihi Laz Ömer lakabı ile tanınan Ömer Vasfi Efendi’den öğrenmiştir. 1819 da Fatih’de Nakşıdil Valide Sultan, daha sonra Sultan Mahmut Türbesi civarındaki Bezmialem Valide Sultan Mektebi’nde hoca idi. Habib Efendi “Hat ve Hattatan” kitabında Hakkakzade Mustafa Hilmi’nin Sultan Mahmut’un iltifatına mazhar olduğunu, onun emri ile 3 kuran yazdığını ve Saray Hattatı olduğunu belirtmektedir. 1851 tarihinde vefat eden önemli hattat Taksim civarındaki Ayazpaşa Kabristanına gömülmüştür. Millet Kütüphanesinde yer alan Mizan’ül Hat adlı yazma eseri çok meşhurdur.

Detaylar
Lot: 5 » Hat

ÇEMŞÎR HAFIZ MEHMET SÂLİH EFENDİ

“Hilye-i Şerife”

19.Yüzyıl başı. Osmanlı. Ketebeli. Hicri 1217 tarihli. Enderûn-ı Hümâyun hat hocası Çemşîr Hafız tarafından Edirnekâri üslubunda ahşap üzerine tatbik edilmiş, taç kısmına “Medine-i Münevvere” tasviri uygulanmış, merkezi şemseli, altın cetvelli, altın duraklı. Baş makamında muhakkak hattı ile “Besmele-i Şerif”, her iki yanında sülüs hattı ile sağda “Allah”, solda ise “Muhammed” lafzı yer almakta. 12 dilimli iç bükey altın bezemeli şemseden oluşan göbek bölümünde 23 satır nesih hattı ile Hz.Muhammed‘in dış görünüşünü Hazret-i Ali‘den rivayetle anlatan metin bulunmakta. Şemsenin sağ ve solundaki daireler içerisinde “Aşere-i Mübeşşere” (Cennet'le müjdelenmiş on kişi) sırası ile “Ebubekir (R.A)”, “Osman”, “Hasan”, “Talha “, “Abı Abde”, “Abdurrahman bin“, ”Zubeyr”, ”Hüseyin”, “Ali” ve “Ömer”, şemsenin en üst diliminde ise “Hazret-i Adem”, en alt diliminde de “Nuh” lafzı yer almakta. Her iki Peygamber ismi yukarıya doğru “Rûmi” üslubunda tezhiplidir. En alt kısımda sağda “Sa’d”, solda “Said”, ortada ise sülüs hattı ile “Vemâ erselnâke illâ rahmeten lilâlemîn / Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” anlamındaki Enbiyâ Sûresinin 107.ayeti yazmaktadır.

Şemsenin dışı kıvrık dallar üzerine yerleştirilmiş bahar dalları ile, dilimli şemselerin içleri güller ile, şemsenin dört köşesinde yer alan üçgen alanların zemini bahar dalları ile, yazılı alanların etrafındaki boşluklar ise kıvrık dallar ve çiçek motifleri ile tezhiplidir. En altta yer alan altın kartuşun içerisinde icaze hattı ile “Hafız Salih Çemşir, Hicri 1217” şeklinde ketebe kaydı vardır. Yazıdaki metaneti, kalemindeki güç ve sağlamlık ile sert ve dayanıklı şimşir ağacına benzetildiğinden Çemşîr Hâfız olarak tanınan hattatın Topkapı Sarayı Müzesi Koleksiyonu’nda bir mushafı yer almaktadır. Türk Hat Sanatı’nın en özel ve en kıymetli eserleri olarak kabul edilen Hilye-i Şerife’ler hem hattatı hem de müzehhibi için şeref duyma vesilesi, sahip olan için ise büyük zenginlik ve kıymettir. Türk Hat Sanatı’nın yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk bir şaheseridir.

Referans: Türk Hattatları, Şevket RADO / Sayfa:195

Ölçüler: 94 x 41 cm.

Hat sanatında Hz.Muhammed’in görünüşünü, hal ve hareketlerini anlatan tasarımsal metinler olan Hilye-i Şerife’lerin ortaya çıkmasını sağlayan en önemli unsurlardan biri Hz.Muhammed’in "Ya Ali, hilyemi yaz ki vasıflarımı görmek, beni görmek gibidir!" mealindeki hadistir. Hilye levhalarının yazılması ve bezenmesi sadece Osmanlı Türkleri’ne has olup diğer İslâm ülkelerinde bu tarz bir uygulamaya rastlanmaz. Hilye metninin ilk kısmının yer aldığı göbek güneşe benzetilir. Onu kuşatan hilâl formu, Hicret-i Nebeviyye’nin sembolü olan ve İslâm takviminde esas alınan ayı temsil eder. İnanışa göre Resûl-i Ekrem’in bu âlemi nuruyla aydınlattığı için güneş ve aya benzetildiğinden hilyenin göbek kısmında güneş, bunu çepeçevre saran bölümde ise hilâl şekli oluşturulmuştur. Hilyenin klasik kompozisyonda ilk kez hüsn-i hattın önde gelen isimlerinden Hafız Osman (1642-1698) eliyle levha şeklinde yazıldığı kabul edilmektedir. Önemli bir hususta, Hilye-i Şerife’lerin evlerde bulundurulması konusudur, bu geçmiş zaman İstanbul’unun dinî folklorunda göze çarpan bir özelliktir. Herhangi bir dini dayanağı olmasa da Hilye-i Şerife’lerin bulunduğu eve huzur, bereket, saadet getireceğine, orayı afetlerden, felaketlerden, yangından, salgın hastalıklardan ve musibetlerden koruyacağına inanılmıştır.

Detaylar
Lot: 10 » Gümüş

SULTAN II.AHMED HAN TUĞRALI “SARAY İŞİ” GÜMÜŞ DİVİT

17.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Ahmed Han (1691-1695) tuğralı. Saray işi. Eski Türkçe (Osmanlıca) ile “Rumî” usta damgalı, “Sahibi Hazinedar Abdurrahman Ağa” ibareli. Gümüş, battal boy. Üst seviye gümüş üzeri "altın vermey", vermey üzeri "Savat" işçilikli. Hokka kapağı iri “Yakut” taş montürlü. Kalemdanı kazıma (grave) işçiliği ile “Souvenir of a pleasant Visit to Constantinople, 1891” ibareli, muh. 19.Yüzyıl'da diplomatik hediye olarak takdim edilmiş.

Cübbe kolunun içinde yani yende taşınan tip kol diviti, birbirine tesbit edilmiş mürekkep hokkası ve kalem muhafazasından (kalemdan) oluşmakta. Kazıma (grave) ve kalemişi tekniği ile stilize tezyinatlı. Savatlı, zengin altın vermeyli. Fevkalade kondisyonda. Müstesna eser “Osmanlı Gümüş Damgaları, Garo Kürkman” kitabının 149.sayfasında yer almaktadır. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın en önemli örneklerinden sayılan ele geçmez koleksiyonluk şaheserdir.

Referans: Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman, Sayfa: 149.

Ölçüler: 3 x 27 x 6.5 cm.
Ağırlık: 516 gr.

Divit, genellikle silindir biçimli bir kalemdan ile bir hokkadan oluşan yazı takımıdır. Kolay taşınması için kalemdan ve hokka birbirine bağlı olarak tasarlanmıştır. Hattatlar ve katipler divitlerini bellerine sardıkları kuşağın içinde taşırlar, kaymasın diye de “divit şiltesi” denen genelde deriden yapılan bir kılıf içine koyarlardı. Divitlerde hokka kalemdanın alt bölümüne dışarıdan bakıldığında görülmeyecek biçimli vidalı olarak yerleştirilir ya da üst bölümün kenarına perçinlenirdi. Divitler boy ve özelliklerine göre başlıca “hattat diviti”, “kâtip diviti” ve “kassam diviti” olarak üçe ayrılır. Birçok malzemeden yapılmış olan divitler mevcut olsa da abanoz, fildişi ve altından olanlarına son derece nadir tesadüf edilir. Divit sanatkarlarına “Devati” denilir. Divit yapımı hayli ustalık ve emek isteyen zor bir sanat dalıdır. Evliya Çelebi (1611-1682) divitçi esnafına ait dükkânların Beyazıt’ta kağıtçılar içinde bulunduğunu nakletmiştir. “Devati”ler / Divitçiler, Süleymaniye Camii avlu duvarı önünde boydan boya sıralanmış kırka yakın dükkânda ve bir kısmı da Üsküdar’da bugün Arakıyeci Hacı Cafer Mahallesi adını taşıyan yerde 1900 başlarına kadar faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.

Detaylar
Lot: 18 » Askeri

OSMANLI 19.YÜZYIL SARAY İŞİ MURASSA GÜMÜŞ TÖREN KILICI

19.Yüzyıl başı. Osmanlı. Saray işi. Sultani özelliklerde. Sırtı kalın çelik namlusunun her iki yüzüne altın kakma tekniği ile “Tevekkeltü Alallah” ve “Ya Fettah” ibareli Rumî üslubu madalyonlar uygulanmış. Kını, balçağı ve kabzası gümüş. Tüm yüzeyi badem formlu mercanlar ve firuzelerle oluşturulmuş madalyonlar ile bezeli, gümüş örgülü tel işi tekniği spiral burgulu süslemeler ile tezyinli. Kın arkası üst seviye uygulanmış repoussé (kabartma) işçiliği Osmanlı Rokokosu üslubunda stilize floral kompozisyonlarla bezenmiş. Balçağı aşağı doğru kıvrımlı, üç çentikli. Kını bilezikli, gümüş askı kancalı. Kabza başı topuz biçiminde.

Eserin benzer örneği “Harbiye Askeri Müze Koleksiyonu"ndadır. Diğer benzer örnek ise "Krakov Ulusal Müzesi Koleksiyonu”na Envanter No: V 100/1-2 olarak kayıtlıdır. Osmanlı Devleti’nin 700.Kuruluş Yıldönümü anısına Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde düzenlenen “Savaş ve Barış Sergisi”nde sergilenmiş, Kültür Bakanlığı tarafından hazırlanan “Savaş ve Barış” kitabının 343.sayfasında yayınlanmıştır. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı Sarayı Yüksek Erkânı’nın estetik ve zevk anlayışının en güzel örneklerinden, ele geçmez nadirlikte ve kıymette müzelik şaheserdir.

Referans: Zygulski / Broń Wschodnia, Sayfa: 34
Savaş ve Barış, 1999 / T.C. Kültür Bakanlığı, Sayfa: 343

Uzunluk: 90 cm.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 5
sonraki