• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

MÜZELİK ve KOLEKSİYONLUK ESERLER MÜZAYEDESİ | 24

  • Kategori: Obje
Lot: 4 » Obje

OSMANLI 19.YÜZYIL SARAY İŞİ MÜZELİK ÇUBUK TAKIMI

19.Yüzyıl. Osmanlı. Saray işi. Sultani özelliklerde. Müstesna çubuk takımı Tophane işi lüle, Kayseriye çubuk ve imameden oluşmakta. Tophane işi lülesi “Dev Lüle” tabir edilen boyutlarda. Kırmızı lüleci çamurundan yapılmış, çanağı geniş, iri kabartma dilimli, floral süslemeli, yoğun ve zengin altın yaldız bezemeli. Kehribar imamesi (ağızlık) 3 parçadan müteşekkil. Yıldız taşı bilezikli. Göbeği 22 ayar altın üzerine üst seviye işçilikle pembe, kırmızı ve su yeşili renk mine ile tezyinli. Uzun “Kayseriye” çubuklu. 141 cm.’lik çubuğu en kıymetli ve makbul “Ortaköy Yasemini”nden, boğumlu ve sırma örgülü.

Osmanlı Sarayı’nda tütün özel bir merasimle bu tip çubuk takımları ile içilirdi. Bu düzeni çubukçubaşı / çubuk ağası emrindeki 10 çubukçu ve bir ateşçiyle “adab-ı mahsus” ile idare ederdi. Saraya en kıymetli çubuklar İstanbul Ortaköy’de bu iş için kurulan Yasemin Bahçeleri’nden çok meşakkatli ve uzun uğraşlar sonucu hazırlanır gelirdi. Osmanlı Sarayı Yüksek Erkânı’nın estetik ve zevk anlayışının en güzel örneklerinden olan müstesna eser fevkalade kondisyondadır. Benzer örnekleri müze koleksiyonlarında yer alan Osmanlı Tophane Sanatı’nın ele geçmez, yüksek kıymette müzelik şaheseridir.

Referans: Tophane Lüleciliği, 1963 / Hüseyin KOCABAŞ
Tophane Lüleciliği, 2007 / Prof. Dr. Erdinç BAKLA

Çubuk Uzunluğu: 141 cm.
İmame Ölçüleri: 14 x 3.5 cm.
Lüle Ölçüleri: 6.5 x 12 cm.

Tütün,1500 yıllarında Antiller’den İspanyol gemicileri vasıtasıyla İspanya’ya ve oradan Avrupa’ya yayılmıştır. Anadolu’ya ise Osmanlı İmparatorluğu zamanında (1605) Venedikli tüccarlar tarafından sokulmuş ve kullanılışı kısa bir zamanda yayılmıştır. Tütün bitkisi, kurutulmuş yaprakların yakılması ile ortaya çıkan dumanın içe çekilmesi veya tozlarının enfiye halinde buruna çekilmesi veya özel işlem görmüş yapraklarının çiğnenmesi suretiyle kullanılırdı. Osmanlı’nın tütüne olan ilgisi kuşkusuz döneminde tütün tabakaları, nargile, ağızlık ve lülelerin özel olarak Osmanlı zevkine uygun yeni formlar ve tasarımlarla üretilmesi ve kullanılması ile kendi sanatkârlarını, modasını ve sanat eserlerini yaratmıştır. Bu nesnenin lüle ve pipolarla içilmesi Türkün tükenmez el sanatlarına bir yenisini daha ilave ederek “Lülecilik Sanatı”nı ortaya çıkartmıştır. Tophane işi eserlerin en eskilerinin 18.Yüzyılın sonlarına doğru yapıldığını, en güzel örneklerini de 19.Yüzyılın sonlarına doğru verdiğini üzerlerine vurulan mühür ve imzalardan anlamaktayız. Tophane işi eserler yapım aşamasında kısaca lüleci çamuru tabir edilen süzülmüş ve dinlendirilmiş çamurdan el ile tornada imal edilir, kendi renginde bir astarla sıvanır, birçok teknikle nakışlanır ve mühürlenmiş olarak fırınlanırdı. Fırından sonra tekrar astarlanarak elde çuha parçaları ile ovunarak parlatılır ve altın varaklarla bezenir. Ve tekrar altın yaldızın pişeceği kadar az hararetli bir fırınlamadan sonra tekrar çuhalarla ovulur ve Arasta’nın satış dolabının raflarındaki yerini alırdı.

Detaylar
Lot: 45 » Obje

OSMANLI 19.YÜZYIL PULAT TEPSİ

19.Yüzyıl. Osmanlı. Dolmabahçe Sarayı önünde Saltanat Kayığı konulu. Oval formlu, çift kulplu ve yüksek kenarlı. Yeşil renk zemin üzerine çok renk ile çalışılmış stilize floral süslemeler ile dekorlu, altın yaldız bezemeli. Türünün nadir çıkan koleksiyonluk örneğidir.

Ölçüler: 64 x 47 cm.

Pulat tepsiler, 18.Yüzyılın sonunda Batı’da yapılmaya başlanmış, 1851 yılındaki Büyük Dünya Fuarı’nda (The Great Exhibition) ilk defa sergilenmiş, 19. yüzyılda ise Osmanlı’nın günlük yaşamının bir parçası olarak Osmanlı pazarında görülmeye başlanmıştır. Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde başta İstanbul Galata ve Haliç bölgesinde, çoğunluğu Yahudi tüccarlar tarafından yerel atölyelerde üretilmeye başlanmış ve 20. yüzyılın erken dönemlerinde sanayileşmenin getirdiği seri üretim ile birlikte ortadan kaybolmuştur. Pulat tepsilerin kısmen el işçiliği kullanılarak üretilmiş olmaları ve üretim aşamaları dikkate alınırsa bu tepsiler, “sanat” ve “zanaat” arasındaki ince çizgide durarak çok değerli kültür varlıklarımız arasında yer almaktadır.

Detaylar
Lot: 46 » Obje

OSMANLI 19.YÜZYIL PULAT TEPSİ

19.Yüzyıl. Osmanlı. Dolmabahçe Sarayı önünde Saltanat Kayığı konulu. Oval formlu, çift kulplu ve yüksek kenarlı. Kırmızı renk zemin üzerine çok renk ile çalışılmış stilize floral süslemeler ile dekorlu. Türünün nadir çıkan koleksiyonluk örneğidir.

Ölçüler: 64 x 47 cm.

Pulat tepsiler, 18.Yüzyılın sonunda Batı’da yapılmaya başlanmış, 1851 yılındaki Büyük Dünya Fuarı’nda (The Great Exhibition) ilk defa sergilenmiş, 19. yüzyılda ise Osmanlı’nın günlük yaşamının bir parçası olarak Osmanlı pazarında görülmeye başlanmıştır. Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde başta İstanbul Galata ve Haliç bölgesinde, çoğunluğu Yahudi tüccarlar tarafından yerel atölyelerde üretilmeye başlanmış ve 20. yüzyılın erken dönemlerinde sanayileşmenin getirdiği seri üretim ile birlikte ortadan kaybolmuştur. Pulat tepsilerin kısmen el işçiliği kullanılarak üretilmiş olmaları ve üretim aşamaları dikkate alınırsa bu tepsiler, “sanat” ve “zanaat” arasındaki ince çizgide durarak çok değerli kültür varlıklarımız arasında yer almaktadır.

Detaylar
Lot: 61 » Obje

OSMANLI 19.YÜZYIL “YA FETTAH” İBARELİ ALTIN KAKMA HATTAT MAKASI

19. Yüzyıl. Osmanlı. Çelik gövdeli eserin bronz sap kısmı sülüs müsenna hat/aynalı yazı ile Esma’ül Hüsna’dan (Allah’ın 99 ismi) “her türlü zorlukları kolaylaştıran, darlıktan kurtaran” anlamında Eski Türkçe ile “Ya Fettah” ibareli. Yüzeyi kakma tekniğiyle altın kullanılarak çok zarif stilize floral tezyinatlı ve Türk Kültürü’nde önemi büyük “Hayat Ağacı / Selvi” dekorlu. Hattat, müzehhip ve musavvirlerin büyük tabakalar halindeki kâğıtları istenilen kıt’ada düzgün kesebilmeleri için üretilmiş makasların nadir görülen “Ya Fettah” ibareli koleksiyonluk örneğidir.

Uzunluk: 27 cm.

Hayat Ağacı Selvi, insanlık tarihinin çeşitli dönemlerinde en fazla kullanılan simgesel temadır. Çeşitli toplumların mitolojilerinde sözü geçen ağaç kimi zaman yaşamı, kimi zaman da evreni betimlemek için kullanılır. Türk kültüründe ise Hayat Ağacı; Selvi / Servi'dir.  Hayat ağacı sembolü evreni; aslında cenneti, ölümsüzlüğü, yani ebediyeti, çoğalmayı, suyu, yağmuru, bereketi, soyu , yani soyları kullanıldığı yere göre simgeler. Selçuk ve Osmanlılarda, cenneti temsil ve uzun ömrü göstermesi bakımından camilerde, minyatürlerde, halı-kilimlerde, Kâbe örtüsü kumaşlarında ve özel objelerde kullanılmıştır.

Detaylar
Lot: 127 » Obje

OSMANLI 18.YÜZYIL “GÜMÜŞİ” ÇİFT HAVAN ŞAMDAN

18.Yüzyıl. Osmanlı. Çift. Gümüşi renk patineli. Bakırdan dövme ve döküm tekniği ile imal edilmiş eserler kaide ve boyun olmak üzere iki parçadan müteşekkil, ayrıca mumlukları mevcut. Yuvarlak geniş çaplı kaideleri çan şeklinde olup yayvan dipli ve aşağıdan yukarıya doğru daralan iç bükey konik gövdeli. Fevkalade kondisyonda. Türk Maden Sanatı’nın seçkin ve koleksiyonluk örnekleridir.

Yükseklik: 65 cm.

İslam dünyasında günümüze ulaşmış en eski şamdanlar konik gövdeli olanlardır.  Bu tür şamdanlar aşağıdan yukarıya doğru daralan konik bir gövde, düz ya da içbükey omuz bölümü, silindirik boyun ve genellikle gövde biçimini tekrarlayan mumluk bölümlerinden oluşur. Bu örnekler İslam Sanatı’nın erken dönemlerinden itibaren görülen şamdanların üslubunu devam ettirmektedir. Özellikle 16.  yüzyıldan sonra yapımı yaygınlaşan, süsleme programı yok denecek kadar az olan büyük boyutlu mihrap şamdanları ise Osmanlı Maden Sanatı’nda önemli bir yere sahiptir. Osmanlı sarayına bağlı imalâthaneler arasında şamdancılar da (kârhâne-i şem‘dânî) bulunmaktadır.  1582 tarihli Surnâme-i Hümâyun’da yer alan şamdancı esnafıyla ilgili tasvirde şamdanlar dikkat çeker.

Detaylar
Lot: 128 » Obje

FRANSIZ 19.YÜZYIL “CHRISTOFLE” RUMİ ÜSLUBU ŞEKERLİK

19.Yüzyıl sonu. Fransız. Christofle imalat ve garanti damgalı, seri numaralı. Osmanlı Pazarı için özel imalat. Rumi üslubunda dekorlu. Gövdesindeki sıralı madalyonlar içerisinde Eski Türkçe ibareler mevcut. İç yüzeyi zengin altın vermeyli. Batı ile ilişkilerin oldukça yoğunluk kazandığı 19.Yüzyılda Sultanlar, Saray hanımları, Saray ve çevresi için Avrupa’dan özel sipariş lüks tüketim malları getirtmek dönemin modası haline gelmişti. Özellikle resmi ziyafetlerde (Ziyafet-i Seniyye) tercih edilen bu parçalar çoğunlukla Fransa Paris merkezli olup, bu eserdeki gibi dönemin Avrupalı seçkinlerinin de tercih ettiği Christofle gibi birkaç önemli imalatçının imzasını taşımaktaydı. Sultan Abdülaziz ve Sultan II.Abdülhamid Han için saraya özel siparişler yapan Christofle’ın özel üretimlerinden olan eser fevkalade kondisyondadır. Son derece estetik tasarıma ve görselliğe sahip koleksiyonluk eserdir.

Ölçüler: 9 x 8.5 cm.

Christofle, Kuyumcu Charles Christofle (1805-1863) tarafından 1830 yılında kuruldu.  Kral Louis Philippe ile Orleans Ailesi’nin resmi üreticisidir. Lord Elkington ve Comte Henri tarafından da desteklenmiştir. Christofle, birçok konuda Fransa’da döneminin tek lisanslı ve patentli firmasıdır. Paris Opéra Garnier tepesinde heykelleri bulunmaktadır. III.Napolyon'un desteği ile Tuileries Sarayı ve Maximilian Chapultepec Sarayı koleksiyonunu oluşturmuştur. Ayrıca Osmanlı Sarayı’na “Sultan Abdülaziz ve Sultan II.Abdülhamid” için  özel siparişler yapmıştır. Christofle sayısız onur madalyası kazanmıştır.

Detaylar
Lot: 129 » Obje

OSMANLI 19.YÜZYIL HIDİV ÇİFT “ZİYAFET-İ SENİYYE” ŞAMDANI

19.Yüzyıl. Osmanlı. Hıdiv. Resmi ziyafetlerde (Ziyafet-i Seniyye) tercih edilen şamdanlar bronz kaideli, tek mumluklu ve orijinal cam fanusludur. Fanusları “Hıdiv Tacı” ile dekorludur. Fevkalade kondisyonda. Hıdiv Hanedanı’na ait olması sebebi ile önem arz eden nadir koleksiyonluk eserlerdir.

Yükseklik: 31 cm. (her biri)

Hıdiv ünvanı, Sultan Abdülaziz zamanında Mısır valilerine verilen ünvandır. Sadrazam hakkında da, hürmet ifadesi olarak kullanılırdı. Hıdiv; Arapça'da büyük vezir, baş vezir, hakim demektir. Mısır valileri, sadaret pâyesini haiz oldukları için, bu unvan verilmiştir. Mısır Hıdivleri protokolde şeyhülislam ve sadrazam ile aynı derecede idi. Aynı toplantıda bulundukları zaman sadrazam ve şeyhülislamdan sonra hıdiv yer alırdı. Hıdiv ünvanı ilk olarak 8 Haziran 1867 yılında Sultan Abdülaziz tarafından, Büyük Fuad Paşa'nın isteği üzerine Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın torunu İsmail Paşa'ya verilmiştir. Mısır vâlileri, İsmâil Paşanın Sultan Abdülazîz Handan aldığı fermâna dayanarak, 1914'e kadar bu ünvânı taşıdılar. Mısır hıdivleri; İsmâil Paşa ile oğlu Tevfik Paşa ve torunu İkinci Abbâs Hilmi Paşa olmak üzere üç kişidir. Hıdiv ünvanı İngilizler tarafından, 19 Aralık 1914 yılında Osmanlılar'dan Mısır'ı almaları sonucunda kaldırılmıştır.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 2
sonraki