• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

KOLEKSİYONLUK ESERLER MÜZAYEDESİ | 20

  • Kategori: Obje
Lot: 14 » Obje

OSMANLI 19.YÜZYIL “HIDİV” FİLDİŞİ ENFİYE KUTUSU

19.Yüzyıl. Osmanlı. Hıdiv için özel yapım. İki parçadan müteşekkil, kapağı vidalı. Eserin kapak yüzeyine kazıma tekniği ile Hıdiv Saltanat Arması tatbik edilmiş ve altın yaldız ile kontürlenmiş. Haliyle. Türünün zor tesadüf edilen koleksiyonluk bir örneğidir.

Çap: 40 mm.

Hıdiv ünvanı, Sultan Abdülaziz zamanında Mısır valilerine verilen ünvandır. Sadrazam hakkında da, hürmet ifadesi olarak kullanılırdı. Hıdiv; Arapça'da büyük vezir, baş vezir, hakim demektir. Mısır valileri, sadaret pâyesini haiz oldukları için, bu unvan verilmiştir. Mısır Hıdivleri protokolde şeyhülislam ve sadrazam ile aynı derecede idi. Aynı toplantıda bulundukları zaman sadrazam ve şeyhülislamdan sonra hıdiv yer alırdı. Hıdiv ünvanı ilk olarak 8 Haziran 1867 yılında Sultan Abdülaziz tarafından, Büyük Fuad Paşa'nın isteği üzerine Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın torunu İsmail Paşa'ya verilmiştir. Mısır vâlileri, İsmâil Paşanın Sultan Abdülazîz Handan aldığı fermâna dayanarak, 1914'e kadar bu ünvânı taşıdılar. Mısır hıdivleri; İsmâil Paşa ile oğlu Tevfik Paşa ve torunu İkinci Abbâs Hilmi Paşa olmak üzere üç kişidir. Hıdiv ünvanı İngilizler tarafından, 19 Aralık 1914 yılında Osmanlılar'dan Mısır'ı almaları sonucunda kaldırılmıştır.

Detaylar
Lot: 16 » Obje

HIDİV 19.YÜZYIL ALTIN VERMEYLİ BRONZ MİNELİ ADALET NİŞANI

19.Yüzyıl. Sultan Abdülaziz Han dönemi. 1850-1876 tarih aralığı. İmalat damgalı. Kallavi ebatlarda bronzdan imal edilmiş. Altın vermeyli ve siyah renk mineli. Sultan Abdülaziz Han döneminde Mısır’a görevlendirilerek giden Osmanlı Adalet yetkililerine hizmetlerinden dolayı verilen, Fransa'nın meşhur kuyumcu ustası Froment-Meurice tarafından yapılmış adalet nişanlarının “Horovitz” olarak imzalanmış örneklerinden. Merkezindeki kitabede "El adlü asaü'l mülk" mealen "Adalet mülkün temelidir" yazılı. Osmanlı Hıdivi’nin tüm ihtişamını ve heybetini gözler önüne seren, zengin görselliği ve tasarımı ile dikkat çeken koleksiyonluk eserdir.

Ölçüler: 11.5 x 8.5 cm.

Hıdiv ünvanı, Sultan Abdülaziz zamanında Mısır valilerine verilen ünvandır. Sadrazam hakkında da, hürmet ifadesi olarak kullanılırdı. Hıdiv; Arapça'da büyük vezir, baş vezir, hakim demektir. Mısır valileri, sadaret pâyesini haiz oldukları için, bu unvan verilmiştir. Mısır Hıdivleri protokolde şeyhülislam ve sadrazam ile aynı derecede idi. Aynı toplantıda bulundukları zaman sadrazam ve şeyhülislamdan sonra hıdiv yer alırdı. Hıdiv ünvanı ilk olarak 8 Haziran 1867 yılında Sultan Abdülaziz tarafından, Büyük Fuad Paşa'nın isteği üzerine Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın torunu İsmail Paşa'ya verilmiştir. Mısır vâlileri, İsmâil Paşanın Sultan Abdülazîz Handan aldığı fermâna dayanarak, 1914'e kadar bu ünvânı taşıdılar. Mısır hıdivleri; İsmâil Paşa ile oğlu Tevfik Paşa ve torunu İkinci Abbâs Hilmi Paşa olmak üzere üç kişidir. Hıdiv ünvanı İngilizler tarafından, 19 Aralık 1914 yılında Osmanlılar'dan Mısır'ı almaları sonucunda kaldırılmıştır.

Detaylar
Lot: 18 » Obje

OSMANLI 19.YÜZYIL ALTIN VERMEYLİ GÜMÜŞ MİNELİ ZARF

19.Yüzyıl. Saray işi. Yüksek kaide üzerinde yer alan gövdesi ajurlu. Gövde içerisinde yer alan madalyonlara Osmanlı sancak ve müzik aletlerinden oluşturulmuş Mızıka-ı Hümayun Arması üslubunda kompozisyonlar tatbik edilmiş. Dış yüzeyi ve içi zengin altın vermeyli. Stilize floral dekorlu eser Osmanlı Rokokosu üslubunda tezyinatlı. Haliyle. Türünün son derece estetik ve koleksiyonluk bir örneğidir.

Çap: 44 mm.
Uzunluk: 55 mm.

Zarf, bir nesneyi sarıp çevreleyen, koruyup taşıyan demektir. Zarflar Osmanlı'nın estetik ve zarafetini en iyi gösteren örneklerdendir.  Osmanlı Saray Hazinesi'nden günümüze ulaşan kahve kültürüne ait birçok eser mevcuttur. Bu eşya arasında özel üretilmiş zarflar ayrı bir yere sahiptir. Büyük çoğunluğu gümüş, tombak, Süleymaniye işi mineliler ve murassa olanlardır. Osmanlı döneminde kulpsuz olan küçük boyutlu porselen fincanlar, zarfların içine yerleştirilir ve kahve bu şekilde içilirdi. Fincan zarfları, kahve içerken elin yanmaması için değişik hacim ve formlarda, dudak payı bırakılarak ağız kısımları fincanınkinden aşağıda olacak şekilde yapılırdı. Genellikle küçük boyutta olanlara “bülbül yuvası”, daha geniş ve derinlerine ise “kallavi” adı verilirdi. 1640 tarihli “Narh Defterleri”nde ki fincan listesinde “paşa fincanı”, “hatai” gibi değişik isimler de yer alır. Fincan ve zarfının her ikisinin de porselen olduğu örnekler dışında çok değişik malzeme kullanılıyordu. Altın, gümüş ve yaldızlı bakır gibi madenlerin yanı sıra, akik, yeşim, firuze, necef, kantaşı, yıldıztaşı ve lapis lazuli gibi değerli taşlardan ya da boynuz, bağa, fildişi, sedef, pelesenk, abanoz, kuka, sandalağacı, kiraz ve hindistan cevizi gibi organik maddelerden yapılan zarflarda çok değişik süsleme teknikleri uygulanmıştır. Bunların başlıcaları bakır üzerine altın yaldız (tombak), bakır, gümüş ve altın üzerine mine, savat, kabartma, oyma, kazıma, ajur ve telkâridir.

Detaylar
Lot: 19 » Obje

OSMANLI 18.YÜZYIL SÜLEYMANİYE MİNELİ ZARF

18.Yüzyıl. Osmanlı. Süleymaniye işi. Dairesel tabanlı, şişkin gövdeli ve geniş ağızlı olarak tasarlanan eser zengin altın yaldız bezemeli ve çok renk mine ile stilize floral dekorludur. Türünün koleksiyonluk örneğidir.

Çap: 60 mm.
Uzunluk: 45 mm.

İstanbul’da Süleymaniye’de yapıldıkları için Süleymaniye diye adlandırılan mine çalışmalarında form ve dekorasyon açısından Osmanlı sanatı, mine işçiliği açısından da Viyana mine işçiliği örnek alınmıştır. 18. Yüzyılda İstanbul Süleymaniye Camii civarındaki atölyelerde üretilen ve Süleymaniye işi olarak tanınan sahan, sakızlık, fincan zarfı, enfiye kutusu gibi bakır üzerine mineli eserler, canlı renkleri, dönemin modasını yansıtan küçük çiçek demetlerinden oluşan bezemeleri ile dikkat çekicidirler. Mine işinde kullanılan cam tozu, çeşitli kimyasal maddelerin, istenen rengi verecek metal oksitleriyle karıştırılıp ısıtılmasıyla elde edilir. Bu karışım soğuduktan sonra dövülerek toz hâline getirilir. Değişik oranda katkı maddeleri kullanılarak saydam, yarı saydam ya da mat mine yapılabilir. Bezenecek olan metal yüzeye hazırlanan mine tozu sürülür ve fırınlanır. Sıcak fırında mine eriyerek metal yüzeyle kaynaşır ve camsı bir görünüm alır. Mine işinde kullanılan metaller altın, gümüş ve bakırdır. Altın ve gümüş üzerine saydam mine kaplanarak değerli metalin parıltısının minenin altından görülmesi sağlanır, bakır üzerine ise saydam olmayan mine kaplanır.

Detaylar
Lot: 20 » Obje

OSMANLI 18.YÜZYIL SÜLEYMANİYE MİNELİ ZARF

18.Yüzyıl. Osmanlı. Süleymaniye işi. Dairesel tabanlı, şişkin gövdeli ve geniş ağızlı olarak tasarlanan eser zengin altın yaldız bezemeli ve çok renk mine ile stilize floral dekorludur. Türünün koleksiyonluk örneğidir.

Çap: 55 mm.
Uzunluk: 45 mm.

İstanbul’da Süleymaniye’de yapıldıkları için Süleymaniye diye adlandırılan mine çalışmalarında form ve dekorasyon açısından Osmanlı sanatı, mine işçiliği açısından da Viyana mine işçiliği örnek alınmıştır. 18. Yüzyılda İstanbul Süleymaniye Camii civarındaki atölyelerde üretilen ve Süleymaniye işi olarak tanınan sahan, sakızlık, fincan zarfı, enfiye kutusu gibi bakır üzerine mineli eserler, canlı renkleri, dönemin modasını yansıtan küçük çiçek demetlerinden oluşan bezemeleri ile dikkat çekicidirler. Mine işinde kullanılan cam tozu, çeşitli kimyasal maddelerin, istenen rengi verecek metal oksitleriyle karıştırılıp ısıtılmasıyla elde edilir. Bu karışım soğuduktan sonra dövülerek toz hâline getirilir. Değişik oranda katkı maddeleri kullanılarak saydam, yarı saydam ya da mat mine yapılabilir. Bezenecek olan metal yüzeye hazırlanan mine tozu sürülür ve fırınlanır. Sıcak fırında mine eriyerek metal yüzeyle kaynaşır ve camsı bir görünüm alır. Mine işinde kullanılan metaller altın, gümüş ve bakırdır. Altın ve gümüş üzerine saydam mine kaplanarak değerli metalin parıltısının minenin altından görülmesi sağlanır, bakır üzerine ise saydam olmayan mine kaplanır.

Detaylar
Lot: 34 » Obje

ORYANTAL 19.YÜZYIL BAĞA MAHFAZA

19.Yüzyıl. Osmanlı Pazarı için Avrupa yapımı. Kaplumbağa kabuğu (bağa) yüksek kenarlı, oval formda 2 parçadan müteşekkil. Mahfazanın ön yüzünde üst düzey fırça kalitesine sahip el çizimi “Oryantalist” konulu figüratif bir peyzaj yer almaktadır. Zarif işlemeli altın vermeyli bir çerçeve ile zenginleştirilmiş. Fevkalade kondisyonda. Nadir ele geçen koleksiyonluk eserdir.

Çap: 8 cm.
Yükseklik: 25 mm.

Kaplumbağa’nın vücudunun üzerinde kemik plakalardan oluşmuş dış iskelet/zırh (bağa) vardır, tırnaksı bir maddedir, ısıyla yumuşatılır ve istenilen forma girer. Açık ve koyu sarı, kahve, kızıl kahverengi, menevişli estetik bir malzemedir. Bağa, kakmacılık ve sedefçilik gibi süsleme sanatlarında kullanılır ve kaplumbağa kabuğundan yapılmış eserlere verilen genel isimdir. Osmanlı İmparatorluğu’nda 17. Yüzyıldan itibaren özellikle kıymetli ve önemli eserlerde kullanılmıştır. Sanatçısı tarafından Isıtılarak pres altında kase, tabak, kutu, fincan zarfı, kaşık, tabaka, tespih gibi eşya yapılır. Koyu renkli ve kalın olanına “Afrika Bağası”, açık renkli ve ince olanına “İtalyan Bağası” denir. Romalıların Mısır’dan getirdiği bu değerli malzeme Osmanlılarca da kullanılmış ve çok rağbet görmüştür. Bağa Avrupa’da Rönesans ve Barok dönemlerinde mobilya bezemesinde sıkça görülmektedir. Özellikle 17.Yüzyıl ortasından 18.Yüzyıl sonlarına kadar Fransa’da çok gözde olan ve giderek Avrupa’ya yayılan ve “Boulle” işi denilen marköteri mobilyalarda, pirinçle birlikte abanoz gibi sert ağaçlar üstüne işlenmiştir. Bağa’dan yapılan eserler ile bağa kullanılarak süslenen eşyalar son derece nadir çıkan, kıymetli eserlerdir.

Detaylar
Lot: 46 » Obje

OSMANLI “EDİRNEKARİ” SULTAN II.MAHMUD HAN TUĞRASI

Osmanlı. Sultan II.Mahmud Han tuğralı. (1808-1839) Yekpare ahşap üzerine çalışılmış eserin yüzeyi yeşil renk tempura boya ile renklendirilmiş ve altın yaldız ile zenginleştirilmiştir. Türünün koleksiyonluk örneğidir.

Ölçüler: 30 x 46 cm.

Edirne’ye has manasında “Edirnekari” olarak adlandırılan ahşap işçiliği Türk Ahşap Sanatı’nda 16. Yüzyıldan beri Edirne ve İstanbul’da ahşap sanatçılarının uyguladığı bir tekniktir. Genelde çok renk bitkisel motifler kullanılarak lake tekniğinde ve tempura boya kullanılarak yapılan ve Türk geleneksel evlerinin ve saraylarının tavan süslemelerinde, kapı, dolap, sandık, kavukluk, rahle, cilt kapakları gibi dekorasyon elemanlarında uygulanmaktadır. Edirnekâri, 19. yy’ın ortalanna kadar kullanıldı ve büyük ustalar yetişti. Kimi zaman müzayedemizde satışa sunduğumuz hat levha gibi sanat eserleri de sanatçılar tarafından uygulanmıştır. Barok tarzında ancak Osmanlı’ya özgü bir stilde yapılan oyma ve kakma işçiliği ile lake tekniğinin buluştuğu bu güzel eserleri Topkapı Sarayı’nın hemen her köşesinde tüm ihtişamıyla göze çarpmaktadır.

Detaylar
Lot: 51 » Obje

FRANSIZ 19.YÜZYIL “FERDINAND BARBEDIENNE” İMZALI (RÖLYEFLİ) BRONZ CENTER-PIECE

Çap: 27 cm.
Yükseklik: 9.5 cm.

Gerçek bir romantizm temsilcisi olan Fransız heykeltraş ve girişimci Ferdinand Barbedienne (1810-1892) tüm hayatı boyunca dönemin en iyi ressam, heykeltraş ve tasarımcılarıyla çalışmıştır. Zanaati el üstünde tutulan Barbedienne, 1865 yılında Bronz Zanaatçıları Sendikası’na başkan olarak seçilmiş ve 20 yıl boyunca başkanlığı sürdürmüştür. Yüksek kalite malzeme ve işçiliği ile uluslararası sergilerde çok sayıda madalya kazanmıştır. Albert Süsse, Barbedienne için ulusun gururu ifadesini kullanmıştır.

 

Detaylar
Lot: 52 » Obje

FRANSIZ 19.YÜZYIL “FERDINAND BARBEDIENNE” İMZALI “CHAMPLEVÉ” MİNELİ BRONZ EL ŞAMDANI

Ölçüler : 10 x 16 cm.

Champlevé, dekoratif sanatlarda maden yüzeyleri bezemek için kullanılan derin oymalı eski bir mine tekniğidir. Bu teknikte eser üzerine açılan oyuk, yuva ve deliklere renkli cam hamuru doldurulur ve fırınlanır.

Gerçek bir romantizm temsilcisi olan Fransız heykeltraş ve girişimci Ferdinand Barbedienne (1810-1892) tüm hayatı boyunca dönemin en iyi ressam, heykeltraş ve tasarımcılarıyla çalışmıştır. Zanaati el üstünde tutulan Barbedienne, 1865 yılında Bronz Zanaatçıları Sendikası’na başkan olarak seçilmiş ve 20 yıl boyunca başkanlığı sürdürmüştür. Yüksek kalite malzeme ve işçiliği ile uluslararası sergilerde çok sayıda madalya kazanmıştır. Albert Süsse, Barbedienne için ulusun gururu ifadesini kullanmıştır.

Detaylar
Lot: 53 » Obje

FRANSIZ 19.YÜZYIL “CHAMPLEVÉ” MİNELİ BRONZ (AYNA) ÇERÇEVE

Ölçüler: 22 x 15.5 cm.

Champlevé, dekoratif sanatlarda maden yüzeyleri bezemek için kullanılan derin oymalı eski bir mine tekniğidir. Bu teknikte eser üzerine açılan oyuk, yuva ve deliklere renkli cam hamuru doldurulur ve fırınlanır.

Detaylar
Lot: 54 » Obje

FRANSIZ 19.YÜZYIL “CHAMPLEVÉ” MİNELİ BRONZ HAÇ

Ölçüler: 22 x 14.5 cm.

İsa'nın çarmıha gerilmesi; Hristiyan inancına göre Tanrının oğlu olan İsa'nın bir dizi sorgulama, mahkeme ve işkencenin ardından çarmıha gerilerek öldürülmesidir. Hristiyan teolojisinin merkezi bir konusudur. Yeni Ahitin ilk 4 kitabında İsa'nın tutuklanması, yargılanması, çarmıha gerilmesi, defnedilmesi ve sonra da yeniden dirilmesi detaylı bir biçimde anlatılmaktadır.

Champlevé, dekoratif sanatlarda maden yüzeyleri bezemek için kullanılan derin oymalı eski bir mine tekniğidir. Bu teknikte eser üzerine açılan oyuk, yuva ve deliklere renkli cam hamuru doldurulur ve fırınlanır.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 4
sonraki