GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E ATFEN YAPILMIŞ PORSELEN KAHVE FİNCANI ve TABAĞI
Epiag D.F. Czechoslovakia üretimi, damgalı. Erken dönem. Orijinal muhafazasında kahve fincanı ve tabağından oluşan takım. Fincan üzerine “Atatürk” tasviri ve “Sarayburnu” görünümü tatbik edilmiş ve “Yeni Türkiye’nin Ulu Kurucusuna Saygı” ifadesi uygulanmıştır. Tabak üzerinde ise Hatay’ın henüz eklenmemiş hali ile “Türkiye Haritası” yer almaktadır. Nadir tesadüf edilen koleksiyonluk bir örnektir.
Fincan yükseklik: 5 cm.
Tabak çapı: 10 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E AİT ISLAK İMZALI ve İTHAFLI FOTOĞRAF
Kurtuluş Savaşı Kahramanı “İbrahim Süreyya Yiğit”e silah arkadaşı Atatürk tarafından ithaflı ve ıslak imzalı orijinal fotoğraf. Ünik eser, “Atatürk’le 30 Yıl, İbrahim Süreyya Yiğit’in Öyküsü” isimli kitapta yayınlanmıştır.
Provenans: Nuyan Yiğit Eski Koleksiyonu. / T. Koleksiyonu
Ölçüler: 14 x 9 cm.
İbrahim Süreyya Yiğit (1880-1952)
Yönetici ve siyaset adamı, Erzurum ve Sivas kongreleri üyesi, İttihad ve Terakki Cemiyeti üyesi. Mustafa Kemal ve Enver Paşa ile çalıştı. Balkan Savaşı sırasında İstanbul'a dönünce çeşitli yerlerde yönetici olarak görevlendirildi, son görevi İzmit Mutasarrıflığıydı. Bu son görevinden de azledildikten sonra Millî Mücadele hareketi içinde yer aldı. İbrahim Süreyya Bey, bu sıralarda Mustafa Kemal ile Şişli'deki evinde sürekli olarak görüşüyordu. Amasya Protokolü'nü imzalayanlar arasına katıldı. Sonraki yıllarda hep Mustafa Kemal'in yakınında olarak Erzurum ve Sivas kongrelerinde delege olarak bulundu. TBMM’ye, Meclis-i Mebusan üyeliğinden gelen Saruhan (Manisa) milletvekili olarak girdi. Sakarya Savaşı’ndan sonra Mustafa Kemal'e gazilik unvanı ve mareşallik rütbesi verilmesini öngören kanun teklifini hazırlayanların ve sonuna kadar savunanların başında yer aldı. İbrahim Süreyya Yiğit'in milletvekilliği görevi 1923’ten 1950 yılına kadar sürdü. Oğlu Nuyan Yiğit, 2004 yılında, babasının anıları ekseninde dönemin olaylarını “Atatürk'le 30 Yıl, İbrahim Süreyya Yiğit'in Öyküsü” adıyla, anı-roman türünde bir eser olarak kitaplaştırmıştır.
Share
Ask a question
Ask a question
MEDİNE MÜDÂFİİ HALASKÂR FAHRETTİN PAŞA TASVİRLİ (EL ÇİZİMİ) MURASSA ALTIN BROŞ
Ölçüler: 4 x 3 cm.
Ağırlık: 8 gr.
Fahrettin Paşa (1868-1948), Türk asker ve diplomattır. Özellikle I. Dünya Savaşı sırasında çıkan Şerif Hüseyin İsyanı'nda zor şartlar altında Medine'de yönettiği iki yıl yedi ay süren Medine Müdafaası ile tanınmaktadır. Medîne Müdâfii, Türk Kaplanı, Çöl Kaplanı, Medine Kahramanı lakaplarıyla anılır. Mekteb-i Harbiye'yi birincilikle bitirdi. Erkân-ı Harbiye Mektebi'ni bitirdikten sonra 1891 yılında Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle göreve başladı. Balkan Savaşı'nda Çatalca Savunması’nda ve Edirne'nin geri alınışı'nda görev aldı. I. Dünya Savaşı başladığında 4. Ordu'ya bağlı 12. Kolordu komutanı olarak Musul'da bulundu. 1915 yılında 4. Ordu komutan vekilliğine getirildi. Urfa, Zeytun, Musadağı ve Haçin'deki Ermeni isyanlarını bastırdı. 1916 yılında 4.Ordu komutanı Cemal Paşa tarafından Medine'deki Hicaz Kuvve-i Seferiyesi komutanlığına atandı. İngilizlerin desteğinde isyana girişen Şerif Hüseyin ordusuna karşı kısıtlı imkânlara rağmen yaptığı Medine Müdafaası büyük takdir topladı. Başkomutan Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından Güney Cephesi'nde Fransız Ordusu'na karşı savaşan Türk kuvvetlerini birleştirmekle görevlendirildi. 9 Kasım 1921 tarihinde TBMM tarafından Kabil Büyükelçiliği'ne atandı. Türk-Afgan dostluğunun gelişmesinde önemli rol oynadı. 1936 yılında tümgeneral rütbesi ile ordudan emekli oldu.
Share
Ask a question
Ask a question
ENVER PAŞA KUR’AN-I KERİM CÜZÜ
Hicri 1332-1323 tarihli. Osmanlıca “Gazi Arkadaşlarıma, Başkumandan Vekili Enver” ibareli. Enver Paşa matbu imzalı. Matbaa-i Ahmet İhsan Şürekâsı. Enver Paşa'nın üst rütbeli subay gazilere dağıttığı Kuran-ı Kerim Cüzü. Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere görselli. Üzerinde kan izleri mevcut. Nadir koleksiyonluk eserdir.
Ölçüler: 8 x 9 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
FRANSIZ 18.YÜZYIL “NICOLAS-NOËL BOUTET” İMZALI SULTAN III.SELİM HAN TUĞRALI ALTIN KAKMA SULTANİ ÇAKMAKLI TÜFEK
Eserin mekanizma ve namlusu ayrı ayrı Boutet (1761-1833) imzalı. Gümüş bölümler Sultan III.Selim Han (1789-1807) tuğralı, zengin altın vermeyli. Ahşap bölümler Osmanlı Afyon İşi gümüş süslemeli. Osmanlı Hilal ve Sancaklarından oluşan Mızıka-ı Hümayun üslubu armalarla dekorlu. Sultani özelliklerde ve estetikte. Fevkalade kondisyonda. Muhtemelen Napolyon tarafından (Osmanlı’ya) hediye edilmek üzere tasarlattırılmış. Versailles Eyalet Silah Fabrikası Müdürü Boutet, Napolyon tarafından askeri kahramanlara ve yabancı devlet başkanlarına sunulacak silahları tasarlamakla görevli idi.
Silah tarihinin en büyük isimlerinden Boutet’in atölyesinde üretilen silahlardan bazıları, şimdiye kadar tasarlanmış en iyi ateşli silahlar olarak kabul edilir. Eserleri Louvre Müzesi, Victoria & Albert Müzesi, New York Metropolitan Müzesi, Wallace Koleksiyonu, Rusya Leningrad ve Moskova Müzesi'nde sergilenen Boutet’in ele geçmez ve paha biçilmez müzelik şaheseri.
Provenans: Özel Koleksiyon
Müzayede Referans: Christie’s, Exceptional Sale 13 Nisan 2016 Lot: 36 (Çift Pistol) Çekiç Fiyatı: 1.805.000 USD
Uzunluk: 160 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
Share
Ask a question
Ask a question
OSMANLI 17./18.YÜZYIL “AMEL-İ ADLİ” USTA İMZALI ALTIN KAKMA MÜZELİK TEBER
Altın kakma ile "Maşallah" ibareli. Benzer örnekleri Topkapı Sarayı Müzesi ve Askeri Müze Koleksiyonu'nda bulunmaktadır.
Ölçüler: 60 x 14 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
18.YÜZYIL ALTIN KAKMA TULWAR
18.Yüzyıl. İslamik. Tanrıların kılıcı olarak tanımlanan ve Babür döneminden beri yaygın olarak kullanılan topuzu, kabzası ve balçakları altın kakma ile stilize geometrik ve bitkisel tezyinatlı Tulwar tipi kılıç. Balçakları her iki yönde dragon formunda, topuzu kubbeli, namlusu ise oluklu. Gatka adlı dövüş sanatında da kullanılan Tulwar, Eski Hint literatürüne göre tanrıların on enstrümanından biri olup iblislere karşı kullanılmaktadır. Ele geçmesi zor, yüksek kıymette koleksiyonluk eserdir.
Provenans: Özel Koleksiyon
Uzunluk: 86 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
ORYANTALİST 19.YÜZYIL SANCAKLI (ALTIN VERMEYLİ) RÖLYEF
“Muharebe”
Ölçüler: 14 x 10 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
OSMANLI 19.YÜZYIL BAŞI SULTAN II.MAHMUD HAN DÖNEMİ “EDİRNEKARİ” SARAY İŞİ ALTIN VARAK AY-YILDIZLI AYNA
Ölçüler: 92 x 42 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
OSMANLI “HIDİV” PRENSES KADRİYE HÜSEYİN’E AİT ALTIN APLİKELİ FİLDİŞİ KUTU
Osmanlı. Hanedan parçası. Fildişi üzerine altın ile “Osmanlı Hıdiv Tacı” ve Eski Türkçe “Kadriye” yazısı uygulanmış. Prenses Kadriye Mısır Hıdivi Hüseyin Kamil Paşa ve Melek Turhan’ın kızıdır. Fevkalade kondisyonda. Ele geçmez gerçek koleksiyonluk eserdir.
Çap: 4 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
Share
Ask a question
Ask a question
OSMANLI 19.YÜZYIL SARAY İŞİ “MURASSA” YAKUTLARLA BEZELİ LAPİS SAPLI FİLDİŞİ (OYMA) MÜREBBİYE ÇUBUĞU
Uzunluk: 63 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
OSMANLI 19.YÜZYIL SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN İÇİN “YILDIZ ÇİNİ FABRİKA-İ HÜMÂYÛNU” ÖZEL ÜRETİMİ KONSOL SAAT
“Yıldız Çini Fabrika-i Hümâyûnu”
19.Yüzyıl. Osmanlı. Ay-yıldız imalat damgalı. Hicri 1312 tarihli. Sultan II.Abdülhamid Han (1876-1909) için Yıldız Çini Fabrika-i Hümâyûnu özel üretimi. Eserin diğer eşi Topkapı Sarayı Müzesi Koleksiyonu’nda (Envanter No: 34/442) yer almaktadır. Merkezindeki madalyon içerisine Sultan II.Abdülhamid Han tuğrası tatbik edilmiş. Saray için kallavi ebatlarda tasarlanmış. Barok üslubunda, gövdesi girlandlar ile zenginleştirilmiş “Bisquit” (sırsız) porselen konsol saat. Saat haznesi cam kapaklı, kadranı Eski Türkçe rakamlı. Eserin damga örneği “Porselencilik Tarihi” kitabı sayfa 116’da mevcut olup diğer açıklamalar sayfa 63/69’da yer almaktadır. Fevkalade kondisyonda. Diğer eşi Topkapı Sarayı Koleksiyonu’nda bulunan padişaha özel yapılmış olması sebebi ile de ayrıca büyük önem arz eden, ele geçmez müzelik şaheserdir.
Referans: Porselencilik Tarihi, 1941 / Hüseyin KOCABAŞ
Referans: Eserin diğer eşi “Topkapı Sarayı Müzesi Koleksiyonu”nda Envanter No: 34/442 ile kayıtlıdır.
Literatür: Eserin diğer eşi “Topkapı Sarayı Müzesi Yıldız Porselenleri” isimli kitabın 496. ve 497. sayfalarında yer almaktadır. Ayrıca “Yıldız Albümü” arşivlerinde de fotoğrafları yer almaktadır.
Ölçüler: 33 x 30 x 23 cm.
Türk çini sanatını canlandırmak, yeni bir yön ve hız vermek amacıyla Sultan II. Abdülhamid (1876-1909) tarafından 1891 yılında Yıldız Sarayı bahçesinde Yıldız Çini Fabrika-i Hümâyûnu kurulmuştur. Hemen üretime başlayan Fabrika, 1894 depreminde zarar görmüş, aynı yıl İtalyan Mimar Raimondo d’Aronco’ya adeta yeniden yaptırılmıştır. Sultan II. Abdülhamid’in sanata olan ilgisi, Batı ülkelerini görüp yeni teknolojilerin ülkeye getirilme isteği, Anadolu'da yüzyıllar boyunca geliştirilmiş olan çini ve seramik sanatının yeniden canlandırılması düşüncesi, bu Fabrika’nın yapımında etkili olmuştur. Fabrika’nın kuruluşunda gerekli olan ileri teknoloji, her türlü malzeme ve kalıp, Fransa'daki Sèvres ve Limoges fabrikalarından getirilmiştir. Yıldız Çini Fabrika-i Hümâyûnu’nda üretilen eserlerin tümünde, fabrika’nın orijinal amblemi olan ay-yıldız damgası yer almaktadır. Damganın hemen altında, eserin hangi yılda üretildiği yazılıdır. Hereke Fabrikası gibi bir imparatorluk fabrikası olan Yıldız Çini Fabrika-i Hümâyûnu’nda üretilen porselenler, öncelikli olarak son dönem saray, köşk ve kasırların dekorasyonunda kullanılmış ve armağan olarak yabancı hanedanlara sunulmuştur. Fabrikada birçok yerli ve yabancı sanatçı çalışmıştır. Bu sanatçıların en önemlilerinden biri olan Halid Naci, padişah tarafından yetiştirilmek üzere Sèvres Porselen Fabrikası'na gönderilmiştir. Fabrikanın kurulduğu ilk yıllarda üretilen eserler, form ve bezeme açısından Fransız porselenlerinin etkisindedir. Yıldız Çini Fabrika-i Hümâyûnu’ndaki üretim, 1909 yılında, Sultan II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesiyle durdurulmuştur. Bu dönemde Müze-i Hümâyûn Müdürlüğü'ne bağlanan fabrikanın yeniden üretime geçmesi için Müze-i Hümâyûn’un müdürü olan Osman Hamdi Bey girişimlerde bulunmuştur. 1910 yılında Osman Hamdi Bey'in ölümüyle Halil Edhem Bey, Yıldız Çini Fabrika-i Hümâyûnu'nu yeniden çalıştırma hazırlıklarına başlar ve 1911 yılında fabrikada yeniden üretime geçilir.
Share
Ask a question
Ask a question
İSVİÇRE (BASEL) 16.YÜZYIL SEBASTIAN MUNSTER İMZALI 1550 YILINDA HEINRICH PETRI TARAFINDAN HAZIRLANMIŞ “İSTANBUL” HARİTASI / GRAVÜR
“Die Staff Constantinopel / Constantinopel Des Griechischen Keyserthumbs Hauptstatt Im Land Thracia Am Moere Gelegen” by Heinrich Petri, 1550 / SEBASTIAN MUENSTER (1489-1552)
Ölçüler: 31 x 40 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
OSMANLI 19.YÜZYIL SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ (İKONOGRAFİK) KANDİL
19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Abdülhamid Han (1876-1909) tuğralı, sah ve çeşnili. Kallavi ebatlarda. Eksiksiz. Ajurlu olarak imal edilmiş eserin tüm yüzeyi kalemişi ve repousse tekniği ile Rokoko üslubunda dekorlu. Müstesna eserin gövdesine 3 adet Meryem Ana’nın bir taht üzerinde kollarında çocuk İsa ile tasvir edildiği “Theotokos’’ ikonaları çalışılmış. İçi hazneli, üç adet gümüş askısı ve askı aparatı mevcut. Askı ve askı aparatları da tuğralı. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın İşçilik ve tasarım kalitesi ile ön plana çıkan, görsel yönü yüksek müzelik örneğidir.
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.
Çap: 23 cm.
Yükseklik: 33 cm.
Zincir Yüksekliği: 42 cm.
Ağırlık: 796 gr.
Form ve motifleri genellikle bir inancı yansıtan ve aydınlığı temsil eden kandiller eşya ve sembol olarak kutsal kitaplarda önemli bir yer tutar. Hz. Süleyman’ın sarayında ve daha sonra Bâbil’e götürülen değerli eşya arasında altın kandiller de vardı (I. Krallar, 7/49; II. Tarihler, 13/11; Yeremya, 52/19). Yeni Ahid’de Hz. Îsâ’ya izâfe edilen bir cümlede Hz. Yahyâ kandile benzetilir (Yuhanna, 5/35-36). Simeon da Hz. Îsâ’yı henüz bebekken kucağına alıp ondan Allah’ın bütün milletlerin yolunu aydınlatmak için hazırladığı ışık diye bahseder (Luka, 2/31). Bu söz, Hıristiyan dünyasında ışığa ve onun kaynağı olan mum ve kandile neredeyse kutsallık izâfe edilecek bir önem kazandırmıştır. Vaftiz, düğün ve cenaze törenlerinde gündüz de olsa mum yakıldığı gibi kilise ve dindar Hristiyan evlerindeki Meryem ana ve Hz. Îsâ ikonalarının önünde de hiç sönmeyen kandiller yakılmaktadır; Türkçe’deki “Meryem Ana kandili gibi” (zayıf yanan, güçsüz ışık) deyimi de buradan gelmektedir.
Share
Ask a question
Ask a question
RUS 19.YÜZYIL MOSKOVA 1892 “IVAN SVESHNIKOV” USTA DAMGALI ÇARLIK İNİSİYALLİ ALTIN VERMEYLİ “EMPERYAL” GÜMÜŞ TABAKA / 22.V 1893 MELVA
Ölçüler: 9.5 x 6 x 2 cm.
Ağırlık: 159 gr.
Share
Ask a question
Ask a question
ANTİKA BAROK İNCİ (BAROQUE PEARL) YAKUT ve PIRLANTALARLA BEZELİ TASARIM HARİKASI ALTIN BROŞ
Sertifika: GIA / Seri No: 1905115 New York Laboratory / April 11, 1980
Uzunluk: 7.5 cm.
Ağırlık: 20 gr.
Share
Ask a question
Ask a question
OSMANLI 19.YÜZYIL BAŞI “SARAY İŞİ” VİYANA MİNELİ ZARF
19.Yüzyıl başı. Avusturya, Viyana. Saray işi. Altın vermeyli. Müstesna eserin gövdesine üst seviye çok renk mine tekniği ile üç madalyon içerisinde hayali “İstanbul Boğaziçi” peyzajları resmedilmiş. Osmanlı Sarayı Yüksek Erkânı’nın estetik ve zevk anlayışının en güzel örneklerinden. Ele geçmesi zor yüksek kıymette gerçek koleksiyonluk eserdir.
Yükseklik: 4 cm.
Çap: 5 cm.
Zarf, bir nesneyi sarıp çevreleyen, koruyup taşıyan demektir. Zarflar Osmanlı'nın estetik ve zarafetini en iyi gösteren örneklerdendir. Osmanlı Saray Hazinesi'nden günümüze ulaşan kahve kültürüne ait birçok eser mevcuttur. Bu eşya arasında özel üretilmiş zarflar ayrı bir yere sahiptir. Büyük çoğunluğu gümüş, tombak, Süleymaniye işi mineliler ve murassa olanlardır. Osmanlı döneminde kulpsuz olan küçük boyutlu porselen fincanlar, zarfların içine yerleştirilir ve kahve bu şekilde içilirdi. Fincan zarfları, kahve içerken elin yanmaması için değişik hacim ve formlarda, dudak payı bırakılarak ağız kısımları fincanınkinden aşağıda olacak şekilde yapılırdı. Genellikle küçük boyutta olanlara “bülbül yuvası”, daha geniş ve derinlerine ise “kallavi” adı verilirdi. 1640 tarihli “Narh Defterleri”nde ki fincan listesinde “paşa fincanı”, “hatai” gibi değişik isimler de yer alır. Fincan ve zarfının her ikisinin de porselen olduğu örnekler dışında çok değişik malzeme kullanılıyordu. Altın, gümüş ve yaldızlı bakır gibi madenlerin yanı sıra, akik, yeşim, firuze, necef, kantaşı, yıldıztaşı ve lapis lazuli gibi değerli taşlardan ya da boynuz, bağa, fildişi, sedef, pelesenk, abanoz, kuka, sandalağacı, kiraz ve hindistan cevizi gibi organik maddelerden yapılan zarflarda çok değişik süsleme teknikleri uygulanmıştır. Bunların başlıcaları bakır üzerine altın yaldız (tombak), bakır, gümüş ve altın üzerine mine, savat, kabartma, oyma, kazıma, ajur ve telkâridir.
Share
Ask a question
Ask a question
OSMANLI 19.YÜZYIL “SARAY İŞİ” İSVİÇRE ALTIN MİNELİ ZARF ve PORSELEN FİNCANI
19.Yüzyıl. İsviçre, Cenevre. Saray işi. Rokoko üslubu tezyinata sahip altın zarfın gövdesine üst seviye çok renk mine tekniği ile üç madalyon içerisinde stilize floral kompozisyonlar resmedilmiş. Orijinal porselen fincanı mevcut. Osmanlı Sarayı Yüksek Erkânı’nın estetik ve zevk anlayışının en güzel örneklerinden. Ele geçmesi zor yüksek kıymette gerçek koleksiyonluk eserdir.
Yükseklik: 7 cm.
Çap: 6 cm.
Ağırlık: 24 gr.
Zarf, bir nesneyi sarıp çevreleyen, koruyup taşıyan demektir. Zarflar Osmanlı'nın estetik ve zarafetini en iyi gösteren örneklerdendir. Osmanlı Saray Hazinesi'nden günümüze ulaşan kahve kültürüne ait birçok eser mevcuttur. Bu eşya arasında özel üretilmiş zarflar ayrı bir yere sahiptir. Büyük çoğunluğu gümüş, tombak, Süleymaniye işi mineliler ve murassa olanlardır. Osmanlı döneminde kulpsuz olan küçük boyutlu porselen fincanlar, zarfların içine yerleştirilir ve kahve bu şekilde içilirdi. Fincan zarfları, kahve içerken elin yanmaması için değişik hacim ve formlarda, dudak payı bırakılarak ağız kısımları fincanınkinden aşağıda olacak şekilde yapılırdı. Genellikle küçük boyutta olanlara “bülbül yuvası”, daha geniş ve derinlerine ise “kallavi” adı verilirdi. 1640 tarihli “Narh Defterleri”nde ki fincan listesinde “paşa fincanı”, “hatai” gibi değişik isimler de yer alır. Fincan ve zarfının her ikisinin de porselen olduğu örnekler dışında çok değişik malzeme kullanılıyordu. Altın, gümüş ve yaldızlı bakır gibi madenlerin yanı sıra, akik, yeşim, firuze, necef, kantaşı, yıldıztaşı ve lapis lazuli gibi değerli taşlardan ya da boynuz, bağa, fildişi, sedef, pelesenk, abanoz, kuka, sandalağacı, kiraz ve hindistan cevizi gibi organik maddelerden yapılan zarflarda çok değişik süsleme teknikleri uygulanmıştır. Bunların başlıcaları bakır üzerine altın yaldız (tombak), bakır, gümüş ve altın üzerine mine, savat, kabartma, oyma, kazıma, ajur ve telkâridir.
Share
Ask a question
Ask a question
OSMANLI 19.YÜZYIL “SARAY İŞİ” İSVİÇRE ALTIN VERMEYLİ GÜMÜŞ MİNELİ ÇİFT ZARF ve RUS KUZNETSOV FİNCANLARI
19.Yüzyıl. İsviçre. Saray işi. Çift. Osmanlı Rokokosu üslubunda tezyinatlı. Yüksek kaide üzerinde yer alan gövdesindeki madalyonlara floral kompozisyonlar çalışılmış, etrafı asalet armaları ile zenginleştirilmiş. Dış yüzeyi ve içi zengin altın vermeyli. Rus Kuznetsov porselen fincanları ile birlikte. Orijinal muhafazası içerisinde. Osmanlının yüksek zevkini gözler önüne seren, türünün son derece estetik ve koleksiyonluk örnekleridir.
Yükseklik: 8 cm.
Çap: 6 cm.
Ağırlık: 68 gr.
Zarf, bir nesneyi sarıp çevreleyen, koruyup taşıyan demektir. Zarflar Osmanlı'nın estetik ve zarafetini en iyi gösteren örneklerdendir. Osmanlı Saray Hazinesi'nden günümüze ulaşan kahve kültürüne ait birçok eser mevcuttur. Bu eşya arasında özel üretilmiş zarflar ayrı bir yere sahiptir. Büyük çoğunluğu gümüş, tombak, Süleymaniye işi mineliler ve murassa olanlardır. Osmanlı döneminde kulpsuz olan küçük boyutlu porselen fincanlar, zarfların içine yerleştirilir ve kahve bu şekilde içilirdi. Fincan zarfları, kahve içerken elin yanmaması için değişik hacim ve formlarda, dudak payı bırakılarak ağız kısımları fincanınkinden aşağıda olacak şekilde yapılırdı. Genellikle küçük boyutta olanlara “bülbül yuvası”, daha geniş ve derinlerine ise “kallavi” adı verilirdi. 1640 tarihli “Narh Defterleri”nde ki fincan listesinde “paşa fincanı”, “hatai” gibi değişik isimler de yer alır. Fincan ve zarfının her ikisinin de porselen olduğu örnekler dışında çok değişik malzeme kullanılıyordu. Altın, gümüş ve yaldızlı bakır gibi madenlerin yanı sıra, akik, yeşim, firuze, necef, kantaşı, yıldıztaşı ve lapis lazuli gibi değerli taşlardan ya da boynuz, bağa, fildişi, sedef, pelesenk, abanoz, kuka, sandalağacı, kiraz ve hindistan cevizi gibi organik maddelerden yapılan zarflarda çok değişik süsleme teknikleri uygulanmıştır. Bunların başlıcaları bakır üzerine altın yaldız (tombak), bakır, gümüş ve altın üzerine mine, savat, kabartma, oyma, kazıma, ajur ve telkâridir.
Share
Ask a question
Ask a question
OSMANLI 19.YÜZYIL TOPHANE İŞİ “S.SEILER-CONSPLE” USTA DAMGALI SULTANİ ÖZELLİKLERDE KAPAKLI LÜLE ve ÇUBUĞU
Referans: Tophane Lüleciliği / Hüseyin KOCABAŞ
Uzunluk: 45 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
OSMANLI 19.YÜZYIL “BOHEM” USTA DAMGALI NARGİLE TAKIMI
19.Yüzyıl. Osmanlı. Fevkalade tasarıma sahip altın vermeyli bronz seri Osmanlıca usta damgalı. Osmanlı İmparatorluğunun üst düzey yaşamı içinde oldukça popüler olan Bohem Cam Sanatı’nın Osmanlı zevkine uygun klasik Bohem üslubunda altın yaldız ve çok renk mine ile dekorlanmış zengin işçiliği ve görselliği ile dikkat çeken seçkin bir örneği. Avrupa’da Osmanlı pazarı için Türk beğenisine uygun olarak yapılan ve “Türk Camı” diye adlandırılan fevkalade kondisyona sahip eser dar uzun boyunlu ve şişkin gövdeli şişe, nargile tabağı ve yoğun altın vermeyli Osmanlı seri ile tam takımdır. Osmanlının yüksek zevkini gözler önüne seren koleksiyonluk eserdir.
Tabak çapı: 22 cm.
Uzunluk: 42 cm.
Nargile, geleneksel bir tütün içme aracıdır. Kullanıcının bir hortum aracılığıyla sudan geçerek süzülen dumanı içine çekmesini sağlayan bir düzenek olan nargile, içim şekli ve adabı, yüzlerce yılda oluşmuş kullanım geleneği ile basit bir aletten fazlasını ifade etmekte olup, doğu kültürünün bir parçası haline gelmiştir. Önce İranlılar, daha sonra da Araplar arasında yaygınlaşan nargile, Araplarca “şişa”, İranlılarca ise “kalyan” olarak adlandırılır. Osmanlı’da ise 16.Yüzyılda Amerika'dan gelen tütünün tanınması ile başladı. Nargilenin bölümlerinden her biri eskiden farklı zanaatkarlar tarafından yapılmaktaydı.
Share
Ask a question
Ask a question